Yani ben ve bütün meslektaşlarımın sadece ülkemizde kutlanan bayramı…
Hedef hekimlerin haklarının ve yaşadıklarının tartışılıp, çareler üretilmesi, bir nebze de olsa gururlarının okşanması…
Yoksa tas aynı, hamam aynı, coğrafya ve kader meselesi…
İlk kez tıp öğrencileri tarafından, Birinci Dünya Savaşı sonrası Mondros Mütarekesi sonucu olarak İstanbul’un yabancı askerlerce işgalini protesto etmek amacı ile kutlanıyor. Ne diyelim avangard bir yaklaşım.
14 Mart seçilmesinin sebebi ise 1827 açılan ilk modern tıp eğitiminin verildiği tıp fakültesinin kuruluş tarihi olması.
Peki hekimin görevleri nedir?
Öncelikli görevimiz sağlığı korumak ve geliştirmektir. İkincil görevdir, oluşan hastalığı tedavi etmek.
Öyle ise her hekim bir avangard olmalıdır.
Ne için mi? Çevre sorunlarından tutun, beslenmeye değin.
Ama asıl ilgi konumuz nedir, derseniz, sosyolojik bakışla toplum sağlığıdır.
Bireylerin birbirine saygı duyduğu, akıl ruh ve davranış sağlığının yüksek standarda oturtulmasıdır.
Peki böylesi sağlıklı ortam için hekimin çalışması için gerekli olan nedir?
Hekimin akıl, ruh ve fiziksel sağlığının yerinde olması gerekir.
Çalışma koşulları, güvenliği ve geleceği garantilenmiş olmalıdır.
Mesela çocuğunun bakımı ve eğitimi ile ilgili kaygıları olmamalıdır.
Mesela iş yerinde şiddet endişesi yaşamamalıdır.
Çalışacağı saatleri bilmeli ve uzun mesailere maruz bırakılmamalıdır.
Meslek hastalıkları konusunda arkasında güvenli bir sistemin varlığını hissetmelidir.
Mesela dinlenmeye hakkı olmalıdır.
Mesela kendi eğitimi ile ilgili sıkıntıları olmamalıdır.
Malpraktis konusunda güvende olmalıdır.
Ne de çok şey istiyoruz, gibi duruyor da.
Bir de tersini düşünün, sürekli aklının kendi problemleri ile meşgul olan bir hekim.
Yorgun mudur? Üzgün müdür? Dalgın mıdır? İlgisi dağınık mıdır?
Böyle bir hekime kim muayene olmak ister?
O yüzden oturun, eşkem köşkem bi düşünün derim.
Hekimin avangartlık yolundaki önünün açılmasını destekleyin derim...
Ve akıl, ruh ve fizik sağlığı yerinde “Türk Hekimlerine emanet ediniz” derim.
En sonunda da kitsch davranışları bırakıp, Hekimlerin Bayramı olan 14 Mart’ı gerçek bir bayrama çevirmeye çalışın, derim…
Bu davranışı sadece 14 Mart ile sınırlamayın yıllara yayın, derim…
Bunu sadece hekimlerden ve yöneticilerden değil, herkesten dilerim…
Bu kaosta herkesin birlik içinde değerlerimizi desteklemesini ve talep etmesini bayramın yüzü suyu hürmetine dilerim…
Kaynakça: Gönç Selen/ Pencere- Pazar Gazetesi – Sayı 875’teki Makalesi
Instagram
Facebook
Twitter
Linkedln
Yorum Yazın