Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Napoli - Beşiktaş Maçı İçin Yazılmış En İyi 10 Köşe Yazısı
UEFA Şampiyonlar Ligi B Grubu 3. maçında temsilcimiz Beşiktaş, Adriano ve Aboubakar’ın (2) golleriyle deplasmanda Napoli’yi 3-2 mağlup etti.
Zafer - Mehmet Demirkol
Napoli’ye yenilme, Benfica’yı yener çıkarsın’ diye bitirmiştim Kiev maçı yazısını... Şampiyonlar Ligi’nin mottosu ‘asla yenilme’dir diyerek.
Çünkü bu sahnede yenilmediğin sürece hep yaşarsın. Öte yandan herhalde bu kura çekildiğinde bırakın 3 puan çıkarmayı berabere kalmayı bile en az beklediğimiz maç herhalde buydu. Hem de rakibe iki penaltı çalınan bir maçta. Bu açıdan bakıldığında olağanüstü bir skorla karşı karşıyayız. Hem takımın hem de camianın güvenini başka bir seviyeye çıkartacak bir zafer bu. Ve bu zafer aslında çok tedbirli bir oyun gibi görünse de büyük riskler alınarak geldi. Çünkü bazen fazla tedbir almak, rakibi fazla düşünmek en büyük risktir. Açık söylemek gerekirse Şenol Hoca’nın planını görünce düşündüğüm buydu. Necip ve Atiba’yla geçen sene Sporting maçına başlamıştı. Ancak takım üretemediği ve bu yüzden çok fazla baskı yendiği için ikinci yarıda bundan vazgeçmişti.
Üç puandan çok daha fazlası - Ahmet Çakar
Kim ne derse desin, Beşiktaş dün gece hem kendi tarihinde hem de Türk futbol tarihinde önemli yer tutacak bir galibiyete imza attı. Kolay değil! Napoli, İtalyan futbolunun an itibariyle en iyi takımlarından biri. Üstelik geçen maçta Benfica'yı paramparça etmişlerdi ama dün gece Beşiktaş, kendisini gruptan çıkarmaya çok ama çok yardımcı olacak bir galibiyet aldı.
Aslında Beşiktaş, ilk yarı çok mahkum oynadı. Bu ilk yarıda top kontrolü çoğunlukla Napoli'deydi. Fakat Beşiktaş, maç boyunca dünyada çok az rastlanan bir şeyi yaptı; yakaladığı her pozisyonu golle değerlendirdi. Mesela ilk yarıda müthiş bir Napoli baskısı varken, Tolgay Arslan'ın pasına Ricardo Quaresma hareketlendi, arka direğe harika bir pas yaptı, Adriano da golü attı. Bu dakikadan sonra Napoli'nin baskısı devam etti ve Caner'in arkasına atılan bir top ile ortaya çevrilen pasta da Napoli beraberliği yakaladı. Bu tür goller, ürkütücü gollerdir. Ama Beşiktaş hemen bu dakikadan sonra ikinci golü buldu.
Şampiyonlar Ligi takımı olmak... - Metin Tekin
Önemli değil, çok çok önemli bir galibiyetle 3 puanla dönüyor Beşiktaş... Oynadığı 3 maçın içinde en tahmin edilemez galibiyet buydu ama zaten bu grup için kuralar çekildiğinde her takımın şansı olduğunu söylüyorduk. Tabii ki Napoli burada öne çıkıyordu ama gelen deplasman galibiyeti, Beşiktaş'ın bu grupta her şeyi yapabileceğini göstermiş oldu. Bundan sonra kalan 3 maç var... Bu maçların 2'si içeride ve doğrudan rakiplere karşı... Hakikaten önemli bir avantaj bu gruptan çıkmak için.
İlk devreye baktığımızda tabii ki oyun açısından hakim bir Napoli vardı. Oyunun galibi Napoli'ydi ama sonuçta istediğini alan Beşiktaş'tı ilk yarıda. Bu seviye maçlarda tabii ki deplasmanda oynarken baskı yiyeceksiniz ama oradan skoru bulup çıkmak önemliydi. Belki şanlı bir Beşiktaş'tan da söz edebiliriz deplasmanda ama eğer Şampiyonlar Ligi'nde deplasman galibiyeti çıkarmak istiyorsanız buna da ihtiyacınız var. Belki etkili oynamadı ama doğru ve gerçekçi oynadığını kesinlikle söyleyebiliriz.
İsyanla gelen tarihi zafer - Erman Toroğlu
Bizim takımlarımız hep 'Ondan yandık, bundan yandık' diye bahanelere sığınırlar. Ama dün gece Beşiktaş takımı bir kişilik kavgası verdi.4-3-3, 3-5-2, 4-3-2 hepsi hikaye. Sahada kazanmak için kavga veren Beşiktaş bu savaştan da sağlam çıktı. Bakınız hakemler karar verirler. Öyle veya böyle... Rus hakemöyle bir penaltı kararları verdi ki özellikleikinci penaltının hiç alakası yok. Özellikle Caner dahil, en ufak tepki göstermediler ve atıldı penaltı. Bu şunu gösteriyor;
Takım disiplini... Demek ki Şenol Güneş, bu disiplini vermiş.
Böyle bir kararda Beşiktaşlı futbolcuların hepsi isyan bayrağını çekip, en az bir-iki sarı belki de kırmızı görürdü.
Ama hakemin kararlarına itirazı uzatmak yerine mücadeleye yöneldiler. Sonuç ne oldu? Kazandılar.
Dün akşamki bu maç bence bir isyan maçıdır. Bu isyan maçına 'Hakeme isyan'diyebilirsiniz, 'Rakibe isyan' diyebiliriz... Dersiniz de dersiniz...
Ama bu isyandan Beşiktaş takımı kazanarak çıktı.
Yani küçük oynamadılar, 'Küçük olsun bizim olsun' demediler.
Haydi yakışıklı... - Şansal Büyüka
Napoli, Avrupa kupalarında tam 18 maçtır kaybetmiyordu... Arsenal’i yendi, Dortmund‘u yendi, Benfica‘ya dört attı... Gelenin gidenin eli boş kaldı... Ama dün akşam karşısındaki takımın Beşiktaş olduğunu hesaplayamadı. 18 maçlık şansı, düne kadar karşısına Beşiktaş‘ın çıkmayışıydı... Hani “Tüfek çıktı, mertlik bozuldu“ misali, Napoli‘nin karşısına Beşiktaş çıktı, İtalyanların yenilmezliği de, fiyakası da sizlere ömür...
Aslında Şenol Hoca, “Kreatif“ Talisca‘yı kenarda oturtup “Dalgakıran“ Necip‘le, yani doğru bir hamle ile, yani sağlam bir orta saha ile oyuna başladı... Ancak Napoli‘nin savunmanın arkasına attığı uzun toplar Beşiktaş‘ın dirençli orta saha hesaplarını ilk yarıda bozar gibi oldu... Nitekim bu ilk yarıda Napoli‘nin tam 12 korner kullanması, bu uzun topların sonucuydu... Özellikle Caner’in kanadının ciddi anlamda zorlandığına ve aksadığına tanık olduk...
Yenilmez armada - Güntekin Onay
Napoli özellikle ofansif orta alan oyuncuları ile son derece etkili ve kaliteli hücum yapan bir takım. Şu kadarını net bir şekilde söyleyelim. Türkiye’de topu bu kadar seri ve isabetli pasla dolaştırabilen bir takım yok. Ayrıca iç sahada golcü bir kimlikleri var. Tabii Raul Albiol ve Milik’in yokluğu bizim açımızdan çok ciddi bir avantajdı. Oyun olarak üstünlük kurmalarına rağmen ilk yarıda sonuç bizim lehimize oldu.
Şenol Güneş’in maç önü planı Hamsik-Insigne-Callejon ve Mertens’den oluşan yetenekli ve çabuk oyunculardan kurulu Napoli hücum hattına tedbir almak üzerine kurulmuştu. Ancak Atiba’nın yerine defansif amaçla yapılan Necip tercihi ile topu rakip yarı alanda hiç tutamadık ve baskı yedik. Ayağa pas yapamadık.
Destan yazdılar - Turgay Demir
Napoli maçın başında istediği baskıyı rahatlıkla kurarken Beşiktaş top tutamıyor ve rakip yarı sahaya geçemiyordu. İlginç olan şu ki, o baskıdan bir kez sıyrılan Beşiktaş, Napoli kalesine ilk gidişinde golü buldu.
Quaresma ortaladı arka direkte biten Adriano çizmeyi aştı...
Golün özgüveniyle Beşiktaş biraz toparlanırken Napoli kanatlardan etkili bindirmeler yaptı. Buna karşılık Aboubakar da kontra fırsatları yakalıyordu. Sağ kanattan fırtına gibi gelen Napoli beraberliği sağlasa da Kartal hemen toparlandı. Caner, Tolgay, Adriano ve Q7'nin ters uzun toplarıyla oyunun yönünü çok çabuk değiştiren temsicimiz rakip savunma arkasına sarkmayı çabalıyordu. 2 kez uygun pozisyon girilse de Aboubakar aldığı bu topları değerlendiremedi. Aynı Aboubakar rakipten gelen pası yakaladığında ise gol orucunu bozuyor, çizmeyi ayağına geçiriyordu.
Öbür taraftan maçın başından beri takdir haklarını Napoli lehine kullanan Rus hakem Karasev ikinci yarının hemen başında uydurma bir penaltı vererek görevini (!) abarttı. Çok şükür gecenin parlayan yıldızı Fabricio harika bir kurtarışla bu haksızlığa anlamlı bir cevap verdi....
Efendi'nin Definesi - Atilla Gökçe
Haydi bu başlık da “anagram”la gelsin... Beşiktaş bu yılın sloganı olarak “Efendi”yi seçti ya... O efendi sözcüğünü tüm harfleriyle “define”ye dönüştürdüm ben...
Napoli’deki maceranın adı da bu nedenle “Efendi’nin Definesi” oldu. Efendi Beşiktaş’la define ne alaka?... derseniz... Futbolda tüm kalelerin toprağında hazinelerin gömülü olduğuna inanırım. O hazinelerin kuşkusuz en değerli parçası “gol”dür. Bu nedenle... Beşiktaş yine de şansıyla, talihiyle “gömü bulmuş” değildir, arz ederim. Ama o gömüyü, defineyi yani, 90 dakika boyunca akılla, sabırla, sükunetle aramıştır. Ödülünü tesadüfe bırakmamıştır. İnönü’deki, Barcelona maçından beri (3-0/ 2000) Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez bir maça 3 gol sığdırmış, skor tabelasında hep öncülük etmiş, arkadan yetişen Napoli’ye yakalanmamış ve önde başlayıp önde bitirmiştir.
Heyecan fırtınasının en büyük kahramanı, hiç kuşkunuz olmasın, Şenol Güneş’tir. Şenol Hoca, geçen yılın şampiyonluk unvanına ortak olan futbolcularıyla yeni gelenler arasındaki uyumu sağlamak için, zaman zaman hepimize yanlış gelen uygulamalara başvurmuştur. Vincent Aboubakar gibi... Adriano gibi, Caner, Gökhan İnler gibi... Oyuncularının tümü güven mesajı vermiş, onları inandırmıştır. Seçtiği onbir, tek sözcükle “doğru” bir onbirdir. O başlangıç kadrosu ile sonradan girenler maceranın akışını hiç bozmadan yine de koşmayı sürdürmüşlerdir.
Pas trafiğini engelleyince - Cem Dizdar
Sahaya, doğru ve haklı olarak ‘savunmacı görünümlü’ bir 11 süren Şenol Güneş, grubun en zor maçında ilk yarıyı en azından skor açısından istediği gibi tamamladı. Yine de skor değil ama sahadaki icrada özellikle Adriano’nun golünden sonra gözle görülür sıkıntılar vardı. Ama önce gol... İlk golde gözler Tolgay’ın Quaresma’ya geçirdiği muazzam pasa kilitlendiyse de pozisyonu çözen, Beck’in oraya yaptığı koşu oldu. Caner’in uzun ters topunda Napoli’nin sol bek bölgesindeki Beck’in katılımıyla oluşan sayısal Beşiktaş üstünlüğü ve rakipten de sekse ortası, Adriano’nun soldan sızmasıyla golle sonuçlandı.
‘Hoşgeldim’ golü
Ama bundan sonra Sarri oyun kurucuları Jorginho ve Hamsik’i arkaya alarak Beşiktaş’ın baskı unsurları Atiba, Necip, Tolgay üçlüsünü öne çekti. Böylece Beşiktaş’ın düzeni bozuldu. Orta sahada geniş alanlar yaratan Napoli hem oraları kullanıp hem de defansın arkasına attıkları uzun toplarla çözüm aradı. Bu sayede sonuç alamadı ama özellikle iki kenarı iyi işledi. Ve yine ne iyi ki, Napoli, uzun süre başarıyla uyguladığı bu kurgudan golü yedi. Orta sahada bir an baskı yiyen ve çıkış bulamayan Jorginho, kurtuluş olarak geri pasını akıl edince Aboubakar da ‘Hoşgeldim’ golünü yaptı.
İmparator Şenol Güneş - Zeki Uzundurukan
SAN Paolo Stadı'ndaki yaklaşık 2 bin 500 civarındaki Beşiktaş taraftarının coşkusu adeta tüm İtalya'dan duyuldu. Şenol Güneş'in ilk 11'inde 7 savunma ağırlıklı oyuncuyu görünce, bu Kartal, kontrataklarla Napoli'yi pençeler dedim.
Napoli, Polonyalı golcüsü Milik'in yokluğunda bütün ümidini Mertens'e bağlamıştı.
İlk 10 dakika bizim için adeta bir korku filmi gibi geçti.
Mertens ile kalemizi 2 kez yokladılar ama Fabricio harika kurtarışlar yaptı. Ardından oyunu dengeledik ve Tolgay'ın Quaresma'ya aktardığı jeneriklik pas ve Q7'nin ceza sahasına girip, Adriano'ya kestiği top, bizi 'goooollll' diye havalara uçurdu.
San Paolo Stadı'ndaki İtalyan taraftarları susturmuştuk ama Napoli susmamıştı ve beraberlik için dalga dalga üzerimize geldi. Bir uzun top ve savunmamızın uyuduğu bir pozisyonda Fabricio'nun uzanamadığı meşin yuvarlağa Mertens'in dokunuşu skora denge getirmişti.
Maçtan bir gün önce basın toplantısında Şenol Güneş'in 'Korkmuyoruz' sözü, Beşiktaşlı futbolcuların sanki iliklerine kadar işlemişti. Korkmuyorduk ve aslanlar gibi çarpışıyorduk sahada..
Yorum Yazın