Sinemaya İstemeden Başladı, Yönetmeni Küstürdü: Al Yazmalım'ın Cemşit'i Ahmet Mekin'in Bilinmeyen Hikayesi
Al Yazmalım’ın Cemşit’i olarak hafızalara kazınan Ahmet Mekin’in gençlik yıllarındaki haliyle bugünkü halini karşılaştırdığınızda tanıyamayacaksınız, çok şaşıracaksınız. Yeşilçam’ın asil yüzlü, sessiz ama güçlü adamı kariyeri boyunca tam 200’e yakın filmde rol aldı
Gerçek adı Ahmet Kurteli olan usta oyuncunun sinema ve tiyatroya adadığı bir ömür var ardında. Ama hayatının en büyük rolü belki de 63 yıl aynı yastığa baş koyduğu eşine duyduğu büyük aşk. Eşini kaybettikten sonra yaşadığı derin acıyı anlatan sözleri ise kalpleri dağlıyor.
Gelin birlikte bu büyük sanatçının hayatına, Yeşilçam’dan bugüne uzanan kariyer yolculuğuna ve hayat arkadaşının ardından döktüğü gözyaşlarına yakından bakalım.
Bazı filmler vardır, izlediğinizde sadece bir hikâyeye değil adeta hayatın özüne tanıklık edersiniz.

Selvi Boylum Al Yazmalım da işte böyle bir film. Cengiz Aytmatov’un aynı adlı romanından uyarlanan bu klasik yıllar geçse de hala izleyiciyi kalbinin tam ortasından yakalıyor.
Çünkü konu evrensel: “Sevgi nedir?” Sadece tutkuyla bağlandığınız birini mi seçmelisiniz, yoksa sizin için hayatı kolaylaştıran, size emek veren birini mi?
Asya’nın İlyas ve Cemşit arasında yaptığı o zor seçim bugün hâlâ sosyal medyada tartışılmaya devam ediyor.

Türkan Şoray’ın canlandırdığı Asya, final sahnesinde Ahmet Mekin’in hayat verdiği Cemşit’i seçiyor. Ve inanın onu tanıyınca bu seçim hiç de şaşırtıcı gelmiyor.
Ahmet Mekin, gerçek adıyla Ahmet Kurteli, 6 Ağustos 1932’de İstanbul’da dünyaya geldi.

Sinemaya adım atmadan önce tiyatro sahnelerinde pişti. Oyunculuğa duyduğu derin sevgi ve yeteneği onu kısa sürede dikkat çeken bir isim haline getirdi.
1957 yılında Mahşere Kadar filmiyle sinemaya giriş yaptı ve ondan sonra adeta Yeşilçam’ın vazgeçilmez yüzü oldu. Oyunculuk kariyeri boyunca yaklaşık 200 filmde rol alan Mekin, özellikle karakter oyunculuğundaki ustalığıyla sinema tarihine adını altın harflerle yazdırdı.
Sert bakışlarının ardında müthiş bir yumuşaklık taşıyan o yüz, Aşktan da Üstün (1961), Gurbet Kuşları (1964), Bir Türk’e Gönül Verdim (1969), Düğün (1973), Seni Kalbime Gömdüm (1982) gibi filmlerde izleyicinin gönlünde taht kurdu.

Ama elbette ki en çok hatırlanan rolü Selvi Boylum Al Yazmalım filmindeki Cemşit karakteri oldu. O sakinliğiyle, sabrıyla, sevgisiyle gönülleri fethetti.
Birçok seyirci için filmin asıl kahramanı İlyas değil, Cemşit’ti. Hatta yıllar sonra Türkan Şoray bile bu konuda net konuştu: “Ben de Cemşit’i seçerdim. Gerçek hayatta da aşkımdan ölsem, emek verene giderdim.”
Hürriyet'ten Behlül Aydın'a verdiği bir röportajında sinemaya başlama hikayesini şöyle anlatmıştı:

“Sinemaya severek başlamadım. Yani isteyerek değil. O dönem Bakırköy’deyiz, gençlik var, fizik güzel… Kenan Pars’ın dükkânında oturuyorum bir gün. Kenan hep ‘Sinemaya gir’ diyordu, ben de ‘Yok abi, istemem’ diyordum. Çünkü biz Türk filmleriyle alay eden bir çevreydik. Sinema bize hafif geliyordu. Arkadaşlar dalga geçer diye korkuyordum. Sonra bir gün Kenan’a mektup geldi. ‘O çocuk çok yakışıklı, oyuncu yapalım. 500 lira da avans gönderiyorum, ikna et’ diyordu. O sırada aile de iflas etmişti. Oturup düşündüm. ‘Bir kere oynar, parayı alır bırakırım’ dedim. İzmir’e gittik, Mahşere Kadar filminde oynadım. İlk sahnede öyle bir oynadım ki yapımcı geldi, ‘Aferin evlat!’ dedi. Yeteneğim varmış. Film bitmeden ikinci teklif geldi. Derken fiyatım 500 liradan 1000’e, 2500’e, 5000’e çıktı. Ayhan Işık 5 bin alıyordu, ben de onun yanına çıktım.”
Ancak her başarı hikâyesi gibi bu yolculuk da düz bir çizgide ilerlemedi. Mekin, “Sinemaya küstüğünüz oldu mu?” sorusuna şu cevabı vermişti:

“Birkaç kez bıraktım. Kemal Film’le bozuştuk, ayrılmak istedim ama mukavele vardı. 3 yıl tek bir film çekmedim, sadece paramı aldım. Osman Seden beni piyasadan silmek istedi. Beni önce yükseltip sonra indirdiler. 12 film yapmam gerekirken 2 filmde oynadım. Döndüğümde fiyatım düşmüştü ama yine de devam ettim. Onlar da battı.”
Peki 200’e yakın film, sayısız dizi ve tiyatro oyunu arasında onun için en büyük dönüm noktası neydi? Bu soruya ise hiç düşünmeden şu yanıtı veriyor:
“Tabii ki Selvi Boylum Al Yazmalım. Büyük bir umutla yapılmadı, sadece bir film daha çekiyoruz diyorduk. Ama hâlâ seviliyorsam bu film sayesindedir. Hepimizi o film unutulmaz yaptı.”
Filmin çekimleri sırasında yönetmen Atıf Yılmaz ile yaşadığı bir anlaşmazlığı da unutamamış:

“Atıf’la çekiştim. ‘Bu sahneyi böyle oynayacağım’ dedim. O da ‘Hayır’ dedi. Türkan’la Kadir’in aşkı gibi bir şey istiyorlardı benden ama ‘Cemşit böyle bir adam değil’ dedim. Eşini, çocuklarını kaybetmiş, suskun biri. O sahnede dediğimi yaptım. Atıf bana küstü. Sonra İstanbul’a döndük, montaj bitti, Atıf geldi, sarıldı bana.”
Sadece sinemada değil, tiyatroda da adından söz ettiren Ahmet Mekin, 1969 yılında Güngör Dilmen’in yazdığı İttihat ve Terakki oyununda sahne aldı.

Ardından 1972’de Dostlar Tiyatrosu’nda sahnelenen Abdülcanbaz oyununda, çizgi roman dünyasının unutulmaz karakterlerinden birine hayat verdi. 1980’lerden itibaren televizyon dizilerine de yöneldi.
Geçmiş Zaman Elbiseleri, Bir Yürek Satıldı, Bir Adam Yaratmak, Bugünün Saraylısı, Tatar Ramazan gibi yapımlarda geniş kitlelerle buluştu.
Ve elbette bu başarılar ödülsüz kalmadı.

1992’de 4. Ankara Uluslararası Film Festivali’nde “Yaşam Boyu Başarı Ödülü”, 39. Altın Portakal Film Festivali’nde “Yıldırım Önal Anı Ödülü”, 15. Sadri Alışık Ödülleri’nde “Sinema Onur Ödülü” ve 32. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde “Sinema Onur Ödülü”ne layık görüldü.
Ayrıca Görünmeyen filmindeki performansıyla “En İyi Erkek Oyuncu” ödülünü de kazandı.
Ama tüm bu başarıların arkasında bir de büyük bir aşk hikayesi vardı.

1957 yılında Kumral Şükran Sabuncu ile evlenen Mekin, tam 63 yıl boyunca aynı yastığa baş koydu. Eşi 2020 yılında hayatını kaybedince Ahmet Mekin adeta yıkıldı.
Onun ardından yaptığı açıklamalar ise yürek burktu. “Kendimi hâlâ toparlayamadım” diyerek duygularını dile getiren usta oyuncu, “Hayat ve herkes anlamını yitirdi. Nefes almak bile zulüm oldu” dedi.
“Biz eşimle bir bütündük. O gitti ve ben dağıldım” sözleriyle yaşadığı acıyı tarif etti. “

Tek dileğim ondan önce ölmekti ama o da olmadı” diye ekledi. Her gün eşinin mezarını ziyaret eden Mekin, sabahları ona “günaydın”, akşamları ise “iyi geceler” demeyi ihmal etmiyor.
Mezarlık evinin yanında. Camdan bakınca eşini görebiliyor.

“Ona hâlâ hayatı anlatıyorum” diyor. Ve erkeklerin ağlamayacağı klişesini de şöyle yerle bir ediyor: “Kimse erkekler ağlamaz demesin, ben ağlıyorum.”“Evlenmeyi hiç düşündünüz mü?” sorusuna ise tek cümleyle nokta koyuyor: “Ben onu sonsuz bir aşkla severken nasıl böyle bir ihanette bulunabilirim?”
Peki şimdi ne yapıyor? Şimdilerde gözlerden uzak, Balıkesir'in Erdek ilçesinde sade bir hayat sürüyor.

Toplumun kendisini Selvi Boylum Al Yazmalım filmindeki karakter gibi hatırlamasını istiyor. Kendi yaşamının da Cemşit'e benzediğini söyleyen Mekin, 'Herkese yardım etmeye çalışıyorum, egom yok ve yapanlara da kızıyorum' diyor.
Keşfet ile ziyaret ettiğin tüm kategorileri tek akışta gör!
Yorum Yazın
Adam bayağı yakışıklı