Günümüzde hepimiz stres ve anksiyete ile baş etmeye çalışıyoruz. Bugünkü içeriğimizde daha iyi bir mental sağlık için bugün yapmaya başlayabileceğiniz bazı maddeleri sıraladık. Siz de benzer rutinlere sahipseniz bizlerle paylaşmaktan çekinmeyin.
Günümüzde yaşam oldukça zorlayıcı. Her gün daha çok kötü haber alıyoruz ve günün sonunda moralini yüksek tutmak çok zor olabiliyor. Bugünkü içeriğimizde, depresyon ile yüzleşmiş insanların tecrübe ettikleri en kötü etkilerine bakacağız. Sizin de aklınıza benzer maddeler geliyorsa bizlerle paylaşmaktan çekinmeyin.Dikkat: Bu içerik tıbbi öneri niteliği taşımamaktadır.
Narsist kişilik bozukluğu (NKB), bireyin kendini aşırı önemli görmesi, sürekli hayranlık ve ilgi beklemesi, empati yoksunluğu ve başkalarının duygularını anlamada zorluk çekmesi ile karakterizedir. Bu özellikler, evlilik sonrası aile dinamiklerinde karmaşık ve zorlayıcı durumlar yaratabilir. Narsist bir bireyin anne ve babasıyla olan bağını koparamaması, evliliğin ve aile hayatının üzerinde ciddi etkilere sahip olabilir.
Bugünkü içeriğimizde, insanların mental sağlığını düzeltmek için yaptıkları küçük ama çok etkili değişimlere bakıyor olacağız. Aklınıza benzer değişimler geliyorsa bizlerle paylaşmaktan çekinmeyin.
Teknolojinin gelişmesiyle sosyal medya araçları ortaya çıkmış ve bu araçlar günlük yaşantımızın önemli bir parçası haline gelmişlerdir. Sosyal medyanın kullanıcılar üstündeki etkisi artmaya başladıkça, görüşleri izleyicileri tarafından dikkate alınan “influencer” olarak adlandırılan kişiler göze çarpmaya başlamışlardır.
Günümüz şartlarında her zaman optimistik kalmak zor olabilir. Bazen oldukça karanlık düşüncelere dalabiliriz. Bunun olmaması için iyi bir mental sağlığa sahip olmak çok önemlidir. Peki, mental sağlığınız için yapabileceğiniz en iyi tavsiyeler neler? Gelin beraber bakalım.
Aşk hayattaki en güzel kavram olabilse de, bazen ilişkiler istediğimiz gibi gitmeyebilir. Böyle durumlarda genellikle ilişkilerinin sonu kötü biter. Peki, partnerinizin size karşı ilgilerini kaybettiğini nasıl anlarsınız? Gelin beraber bakalım.
Terapist: Merhaba, nasılsınız bugün?Danışan: Merhaba, teşekkürler. Bugün biraz gerginim.Terapist: Anlıyorum. Bu gerginlik hissiyatınızla ilgili ne düşünüyorsunuz?Danışan: Çalıştığım projenin stresi altında hissediyorum kendimi. Sürekli endişeli ve yorgunum.Terapist: Bu duygu rahatsız edici olabilir. Nefes almakta zorlandığınızda veya huzursuz hissettiğinizde sakinleşmek için denediğiniz yöntemler var mı?Danışan: Bazen derin nefes almayı deniyorum ama genellikle pek işe yaramıyor. Aklımdaki düşünceleri durdurmak çok zor oluyor.Psikoterapist: Derin nefes almak iyi bir başlangıç. Belki bu konuda size yardımcı olabilecek başka teknikler de keşfedebiliriz. Örneğin, farkındalık ve meditasyon gibi yöntemler stresle başa çıkmada etkili olabilir. Bu tür teknikleri denemek ister misiniz?Danışan: Evet, farkındalık ve meditasyon hakkında daha fazla bilgi edinmek isterim. Belki bu yöntemler bana yardımcı olabilir.Psikoterapist: Harika. Farkındalık, şu anı yargılamadan kabul etmek ve o anın içinde olmak anlamına gelir. Meditasyon ise genellikle belirli bir odak noktasıyla yapılan bir uygulamadır. Başlangıç olarak, her gün kısa süreli farkındalık egzersizleri yaparak başlayabiliriz. Ne dersiniz?Danışan: Bu kulağa iyi geliyor. Nasıl başlayabilirim?Psikoterapist: Başlamak için rahat bir yer bulun ve gözlerinizi kapatın. Nefesinize odaklanarak, her nefes alışverişinizi fark etmeye çalışın. Aklınıza gelen düşünceleri yargılamadan geçip gitmelerine izin verin. Bu egzersizi günde beş dakika yaparak başlayabilirsiniz. İlerledikçe süreyi artırabiliriz.Danışan: Teşekkür ederim, deneyeceğim. Umarım bu stresimi azaltmama yardımcı olur.Psikoterapist: Bunu denediğiniz için teşekkür ederim. Stresle başa çıkmak zaman alabilir, bu yüzden sabırlı olun. Herhangi bir ilerleme veya zorluk yaşadığınızda bana bildirin, birlikte çalışarak daha fazla strateji geliştirebiliriz.
Günlük hayatınızda toksik pozitiflik, başkalarının hayatlarıyla kendinizinki kıyaslama ya da yapmanız gereken zorlu görüşmeler gibi sizi huzursuz eden şeylerden uzaklaşmak mutlu olmanıza yardımcı olabilir. Ancak modunuzu yükseltmek için küçük değişiklikler de en az onun kadar önemlidir. Sizlere bu gibi durumları tolere edebilmeniz için hayatınıza dahil edebileceğiniz bazı ipuçlarını sıraladık👇
Her zamanki rutinine başlamanın getirdiği uyuşmuşluk ve isteksizlikle gözlerini açtı. Onu yataktan çıkaracak gücü bulmaya çalışırken düşündü. Hayalindeki iş için çabalamış ve başarmıştı. Ancak içindeki bu boşluk hissi ve mutsuzluk da neydi?
Zaman zaman stresli, düşük enerjili ve yorgun hissedebilirsiniz. İster olumsuz bir durumla başa çıkmaya çalışın, ister sadece düşük bir modda uyanmış olun; zihinsel veya duygusal olarak %100 hissetmemenin hayatın bir parçası olduğunu kabul etmelisiniz.Terapistler de dahil herkes böyle günler yaşar. Gelin birlikte terapistlerin böyle zamanlarda kendileri için uyguladıkları yöntemleri inceleyelim👇Dikkat: Bu içerik herhangi bir sağlık önerisi içermez. Gerekli durumlarda doktorunuza başvurunuz.
Duygularımız, yaşamımızın her anında bizimle birlikte olan, bazen bize yön veren, bazen de yönümüzü değiştiren güçlü içsel deneyimlerdir. Peki, neden bu kadar değişkendirler? Neden aynı duruma farklı zamanlarda farklı tepkiler veririz? Bu soruların cevabını aramak, insan psikolojisinin karmaşıklığını ve derinliklerini anlamak için önemli bir adım olabilir.
Kabuslar birçok kişinin muzdarip olduğu bir durum. Bugüne kadar genellikle ruhsal durumlarla ilişkilendirilmiş olsalar da, artık kabusların fiziksel bazı sorunlara da işaret ediyor olabileceği ortaya çıktı. Kabuslar, bağışıklık sistemini etkileyen lupus benzeri hastalıkların işaretçisi olabilir.Kaynak: IFL Science
'Of sıkıldım, çok bunaldım...' Yıllar yıllar sonra bu sözlerin tam da günümüzdeki milyonlarca kişiyi anlatacağı kimin aklına gelirdi? Sahi, aramızda kendisini arada kalmış, sıkışmış, en doğru tabirle 'tükenmiş' hissetmeyen var mı?Eski enerjinizin olmadığını, ne çalışmaya ne gezmeye hevesinizin kalmadığını hissediyorsanız siz de Tükenmişlik Sendromu'ndan muzdarip olabilirsiniz.Peki nedir bu 'çağımızın hastalığı' diye anlatılan Tükenmişlik Sendromu?
İrademizle mutluluğu seçebilir miyiz ya da farkına varmadan kendi garip seçimlerimizin birer oyuncusu muyuz? Daha anlaşılır bir ifadeyle, mutlu hissetmemizin önündeki engel yine kişinin kendisi midir? Bu sorulara ciddi bir araştırmayla açıklık getirmek istiyorum.
Beden sağlığı kadar kıymetli olan bir diğer unsur da psikolojik sağlıktır. Fiziksel sağlığınız ne kadar mükemmel olursa olsun, eğer psikolojik olarak sağlıklı değilseniz, bu durum genel yaşam kalitenizi olumsuz etkiler. Dolayısıyla, tıpkı beden sağlığımızı korumak için spor yapar, dengeli beslenir ve düzenli olarak doktor kontrolüne gider gibi, psikolojik sağlığımızı korumak için de gerekli önlemleri almalıyız. Stresle başa çıkma yöntemlerini öğrenmek, olumlu düşünmek, sosyal ilişkileri güçlendirmek ve gerektiğinde profesyonel yardım almak oldukça önemli.
Influence of Life Stress on Depression: Moderation by a Polymorphism in the 5-HTT Gene isimli 2003 yılına ait bir araştırmaya göre depresyonun kaynağı aslında genlerimizde gizli!Detaylar👇
Bazı fobileri görmezden gelip hayatımıza devam edebilirken bazıları ise panik atak geçirmemize ve hatta sosyal hayatımızda sorunlar yaşamamıza sebep oluyor. Sizler de sahip olduğunuz fobileri keşfetmek için listemize göz atın!
Yaşam hepimiz için zor ve bazenleri bütün bu zorlukları kaldırmamız mümkün olmayabilir. Böyle durumlarda genelde yaşadıklarımız zorluklar bir mental sorun olarak kendini gösterir. Peki, karşınızdaki kişinin mental sorunları olduğunu nasıl anlarsınız? Bakalım.
“Herkes seni göründüğün gibi algılar, sadece bazıları gerçekte ne olduğunu tecrübe ederler.” MachiavelliEdgar Allan Poe, “Bir düşün içinde bir düş mü gördüğümüz ve göründüğümüz?” derken neyi kastediyordu? Bunu düşünürken hadi şunu da ekleyelim;Otoportre nedir? Bir sanatçının kendi portresini çizmesi veya çekmesidir. Bu sadece sanatla sınırlı kalan bir anlam da taşımaz aslında. Kendini anlatmak, sosyal medyaya atılan selfieler de bu grupta yer alır. Peki, anlattığımız “ben” gerçekte kim?Kendimizden kaçarken kendimizi bulabilmek ne kadar mümkün?