onedio
Görüş Bildir

Ayasofya Haberleri

Ayasofya ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Ayasofya ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Tahta Çıkar Çıkmaz Tam 19 Kardeşini Boğduran Osmanlı Padişahı III. Mehmed’in Tüyler Ürperten Hayat Hikâyesi
Tarih boyunca pek çok imparatorlukta istikrarı sağlamak amacıyla kardeş katli olayları yaşanmıştır. Her hükümdar, rakiplerini ortadan kaldırarak tek egemenliği garantiye almak istemiştir. Bahsettiğimiz bu olaylar Osmanlı İmparatorluğu’nda da meydana gelmiştir.Ancak bunlardan biri var ki, yıllar sonra bile etkilerini sürdürmüş, hatta Osmanlı İmparatorluğu’nda tarih derslerinden hatırladığımız Ekber ve Erşed sisteminin gelmesine neden olmuştur. Neyden mi bahsediyoruz? Hazırsanız sizi şöyle aşağıya doğru alalım.Kaynak
Russell'dan Sonra Sıra Tom Hanks'te!
Daha önce birçok Hollywood filminin çekimine ev sahipliği yapan Türkiye'de, şu günlerde de Oscarlı yıldız Russell Crowe'un 'The Water Diviner' filminin çekimleri sürüyor. Crowe'un ardından bir başka Oscarlı yıldız İstanbul yolunda. Yapımcılığını Tom Hanks'in üstlendiği ve Dan Brown'ın 'Kayıp Sembol' adlı son kitabından beyazperdeye uyarlanan filmin bir kısmı Türkiye'de çekilecek. Dünyada 'best seller' olan serinin son kitabının hikayesi, başta Ayasofya olmak üzere İstanbul'un pek çok tarihi mekânlarında geçiyor. Mark Romanek'in yönetmen koltuğunda oturacağı film için Hanks'in, İstanbul'a aşina olan Russell Crowe'la konuyla ilgili iletişime geçtiği konuşuluyor.  BAĞLANTILARINI KULLANACAK Çekimlerde kentin tarihi yerlerini plato olarak kullanmak isteyen Hanks, Gladyatörün kurduğu dostluklar ve bürokratik bağlantılardan yararlanmayı umuyor. Filmin çekimlerine ise gelecek yıl başlanması planlanıyor.
"Arda Yarın Bize Dönsün"
Galatasaray'ın İtalyan teknik adamı Roberto Mancini, Sabah gazetesine röportaj verdi. Şampiyonluk şanslarının olduğunu belirten Mancini, bunun deplasmanlarda kazanacakları galibiyetlere bağlı olduğunu belirtti. Deplasmanda iyi oynadıklarını savunan İtalyan hoca, sorunlarının farkı artırıp maçı bitirememek olduğunu açıkladı., İtalyan hoca, Atletico Madrid'de oynayan Arda Turan için de yerinin Galatasaray olduğunu söyledi. Fenerbahçe- Trabzonspor maçının sonucu, Galatasaray'ın şampiyonluk şansını azalttı mı? 'Hiç birşeyi değiştirmedi. Bizim puan farkını telafi etmemiz gerekiyor. Önümüzde 10 maç var. Derbiyi evimizde oynayacağımızı da göz önüne alırsak, Fenerbahçe'yi geçme şansımız kesinlikle var. Bize bağlı. Deplasmanda daha iyi oynamak zorundayız. İyi maç çıkarıyoruz ancak beraberlikle bitiyor. Bunu kabul etmek mümkün değil.' Galatasaray neden deplasmanda maç kazanamıyor. Psikolojik baskı mı var? 'Hayır, hayır! Deplasmana çıkıp kötü oynarsın bu başka bir şey. Biz sondeplasman maçlarında Antalya'da ilk 20-25 dakikada 3-4 gol atabilirdik. Atamadık. Rize'de maçı rahatlıkla alabilirdik. Hata yaptık. Deplasmanda belki de golatacağımızı düşünüyoruz, ancak futbolda iki farkı bulup rakibi umutsuz hale getirmen lazım. Eğer şampiyon olmak istiyorsak deplasmanda 3-4 maçtan galibiyetle çıkmamız gerekiyor.' 'ÖZGÜRLÜK YANLISI BİR ANTRENÖRÜM' Türk futbolcular, Terim gibi Baba- Patron bir teknik adamdan sonra Mancini ile çalışıyorlar. Sen daha farklı bir teknik direktörsün, tarzınnedir? Kendini Galatasaray takımına nasıl empoze ettin? 'Ben yeterince özgürlük yanlısı bir antrenörüm. Ben demokrasiye inanıyorum.' Bu Türk futbolculara uygulanabilen bir model mi? Çalışıyor mu? 'Buraya geldiğimde bana hemen şunu söylediler: 'Türk futbolcular da Ruslar gibidir. Sopalaman gerekir' Ben böyle olduğunu düşünmüyorum. Sadece böyle alıştırılmışlar. Bu doğru değil. Sopayla takım yönetmem. İnsan kendi oğlunu sürekli sopalayamaz. Özgür bırakman, mutlu kılman, serbest oynamasınısağlaman da lazım. Ben futbolcuların başka yolları izleyerek de daha üst bir seviyeye gelebileceklerine inanıyorum. Ben oldukça liberal bir insanım. Ancak hem antrenmanda hem de maçta futbolculardan maksimumu vermelerini isterim. Bir futbolcu eğer böyle futbol oynama şansını yakalamışsa bu dünyanınen güzel şeyi. Futbolcu verebileceğinin en fazlasını vermek zorunda. Ben bunun doğru yol olduğuna inanıyorum. Hep böyle yaptım. Bakalım burada başarılı olacak mıyım? Bu formül ne sonuç verecek? Şimdiye kadar futbolcularda iyileşmekaydedildi. Kendi başlarına bırakmadık elbette. Futbolcuların yüzde yüzlük bir randıman vermeleri, bunun için çabalamaları lazım.' 'İYİLER AMA DOYUYORLAR!' Nasıl bir Galatasaray hayal ediyorsun? Nasıl bir takım dizayn etmek istersin? Mancini'nin Galatasaray'ı nasıl olmalı? 'Herşeyi ben yapıp karar veremem, ben antrenörüm, başkan var. Galatasaray'ın inanılmaz bir potansiyeli var, çok büyük. Ancak sıkı çalışmak lazım. Takım çok daha iyiye gidebilir. Ben geldiğimde kurulmuş bir takım vardı. Bir antrenör transfer edebileceği futbolcularla takım kurmayı planlar. Ben çalıştığım takımlarda hep böyle yaptım. Galatasaray bu anlamda daha iyiye gidebilir. Ben takımın 5 ayiçinde gösterdiği gelişmeden çok memnunum. Ama çok daha fazlasını yapılabileceğine eminim' Hedeflerin neler? 'Türk futbolcuları daha da iyi bir noktaya getirmek. Takımdaki Türk oyuncularınhepsi iyi futbolcular. Ama bazen yaptıklarına doyuyorlar. Bana göre, eğer birfutbolcu başarılı ise, başarısının en üst seviyesini her zaman sorgulamalı ve daha yukarı çıkmaya çalışmalı. Hiçbir futbolcu, iyi bir maç çıkarmış ya da gol atmış olmakla yetinmemeli. Benim düşünce tarzıma göre sıkı çalışmak, sürekli daha iyi olmaya uğraşmak takımı daha üst bir seviyeye taşır. Önümüzdeki dönem hedefim bu. Kazanmak için yüzde 200 kendini vermek lazım. Oysa burada bazen formunda olmayan biri 'Yüzde 50 verimle potansiyelimi maksimumkullanmasam da yine de kazanabiliriz' diye düşünüyor. Bu zihniyeti değiştirmek, silmek lazım. Daha iyisini yapabilirler. Galatasaray gibi önemli bir takımı temsil eden futbolcuların her maçta en üst seviyelerinde olmaları gerekir. Diğer bir hedef de şampiyon olmak için elimizden geleni yapmak.' Bu mümkün mü? 'Bence her şey mümkün.' 'YERLİLERİN SEVİYESİ YÜKSELMELİ' Futbolculara güven vermeyi tercih ediyorsun, baskı yapmadan... 'Hayır elbette baskı yapıyorum, konu antrenmana gelince son derece sert, sıkı çalışan bir insanım. Ancak saha dışında herkes kendi davranış sorumluğunutaşır. Elbette saha dışında iyi yaşamayan bir oyuncu sahada da kötü bir oyunçıkarır.' Başkan Ünal Aysal, bir açıklamasında Galatasaray'da adeta kültür devrimi yaptığını söyledi. G.Saray'ın kültürel devrimi sence nasıl olmalı? 'Ben ekimden beri, 5 aydır buradayım, beş ayda herşeyin değişmesi mümkün değil. Öncelikli değiştirilmesi gerekenleri değiştirdik. Dümeni doğrultmak, ligde aradaki mesafeyi kapamak gerekiyordu. Kısa zamanda takım olarak gelişme kaydetmek gerekiyordu, bunları yaptık. Elbette takımı tam oturtmak için yaz aylarında önce iki ay çalıştırıp tam bir hazırlık yapman gerekir. Başkanın tam olarak neyi kastettiğini bilmiyorum ancak Türk futbolcularına iyi oyuncu olduklarını anlatmak ve inandırmak lazım. Benim elimde Semih, Burak, Selçuk, Yekta ve daha çok oyuncu var. Bugüne kadar yaptıkları ile yetinmişler. Ama bence daha fazlasını yapabilecek kaliteye sahipler. Daha fazlasını yapmak için çalışmak zorundalar. Türk oyuncular takımın temeli. Dolayısıyla seviyelerini yükseltmek zorundalar. Kalite olmazsa istediğin kadar suyunu sık sonuçta bir şey elde edemezsin. Oysa onlarda kalite var, yabancı oyuncuların da yardımı ile -ki bu yabancılar pek çok ligde oynamış çok deneyimli oyuncular- kaliteleriniartırabilirler, bundan Türk Milli Takımı da fayda görür.' 'ARDA DÖNSÜN. ONUN YERİ GALATASARAY' Arda Galatasaray'ın sembol oyunculardan, Atletico Madrid'den dönme ihtimali var mı? 'Bana kalırsa hemen dönsün, onun yeri burası, Galatasaray. Ama bunlar aynı zamanda büyük maddi konular.' Arda'nın dönmesi konusunda Başkan'la konuştunuz mu? 'Başkan bunu zaten biliyor. Benim söylememle değil… Dediğim gibi bana kalsa Arda Turan yarın hemen gelsin.' Türkiye'de ligin kalitesini yüksek bulmadığını söyledin. Nedenleri nedir? 'Bazı kurallar yüzünden. Bu kurallardan biri de, yabancı oyuncu sayısının sınırlanması. Bütün takımlar, Avrupa kupalarında oynadığına göre, diğer ülkelerdeolduğu gibi olmalı. Eğer Şampiyonlar Ligi'nin kalitesinin yükselmesini istiyorlarsa yabancı oyunculara ihtiyaç var. Yabancı oyuncuların ulusal futbola, milli takımıkısıtladığını düşünen çok ülke var. Ama bu doğru değil. Bundan milli takım zararlı çıkar düşüncesi yersiz. Halbuki Türkiye'de lige ne kadar çok yabancı futbolcugetirirsen, Türk futbolcuların da kalitesi yükselir. Türk ligi böylece dünyada daizlenir ama bakıyorum, izlenmiyor. ABD'deki futbol ligi bile izleniyor tüm dünyada. Türkiye'de önemli şehirler de gördüm, önemli takımlar var. Bu takımların da seviyesi yükselirse lig de yükselir.' 'DÜNYANIN EN İYİ PİLAVI BURADA' Türk mutfağı ile aran nasıl? 'Burada, Florya'da balığı çok güzel yapıyorlar, Levrek'e (Türkçe söylüyor)bayılıyorum. İnanılmaz bir pilav pişiriyorlar. Daha iyisini dünyanın hiçbir yerindeyemedim. Çok güzel tavuk pişiriyorlar. İstanbul'da dünyanın en iyi restoranları var, Londra gibi.' İtalyan restoranlarına gidiyor musun? 'Bir kez başkanla gittik. Bebek'teydi galiba. Ama çoğunlukla Türk mutfağından yiyorum. Florya'da tesislerde tamamen Türk yemekleri pişiriliyor. Her İtalyan gibi 'pasta'yı (makarnayı) en iyi İtalyanların yaptığını düşünüyorum. Ancak, sebze, meyve, et, balık her şey mükemmel. Türk mutfağı ile aram çok iyi. Sen yemek yapıyor musun? Buradaki küçük İtalyan topluluğu ile kastediyorum. 'Yalnız kaldığımızda evde makarna yapıyoruz. Salsano, Lombardo, Taffarel ile.' 'GENÇLERİNİZ TERBİYELİ' Türkiye'ye daha önce Lazio, Inter takımları ile maç için geldin. Ancak bu kez 5 ay gibi bir süre bu şehirde oturdun. Türkiye, Türkler, İstanbulizlenimlerin nasıl? 'Türkiye'yi tanımayanların çoğu buraya gelmeden önce yanlış fikirlere sahipler. Türkiye'yi hala üçüncü dünya ülkesi sanan insanlar var. İstanbul büyük, önemli birşehir. Ancak insanlarda önyargılar var. Türkiye'yi insanlarını tanımamaktan gelen önyargılar var.' Belki de tarihi, dini kökeni, Doğu'lu bir ülke olmasından kaynaklanan önyargılar… 'Bana göre biraz hepsi, diyebilirim. Benim burada keyfim çok yerinde. Kendimi İtalya'da gibi hissediyorum. İnsanlar terbiyeli, bunu Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş taraftarları için söyleyebilirim. Dışarda, sokaklarda çok güzel, iyi terbiye almış bir gençlik gözlemliyorum. Akşam restoranlara gittiğimde de bu böyle.İstanbul, güzel, keyifli, fantastik bir şehir. Dünyanın en güzel şehirlerinden biri.' İstanbul'u gezme şansınız oldu mu? Sosyal hayat nasıl? 'Vaktimizin büyük bir kısmı çalışarak geçiyor, yapacak çok şey var. Ama vaktim oldukça şehri ziyaret ediyorum. Ayasofya, Sultanahmet Camiisi'ni görme şansımoldu. Bozdoğan Kemeri (Saraçhane), Galata Kulesi, İstanbul Modern'i gezdim.' 'KAPALIÇARŞI HARİKA AMA YÜRÜYEMİYORUM!..' Evde neler pişiriyorsunuz? 'Penne all'arabbiata, Penne al pesto, Troffie al pesto. Genellikle masörümüz ya da Taffarel yemekleri pişiriyor.' Bunları anlatman iyi oldu, yavaş yavaş üstündeki sır perdesi kalkıyor.. 'İstanbul'da yapmayı en sevdiğim şeylerden biri de Kapalıçarşı'ya gitmek,bayılıyorum oraya. Tabii yürümek mümkün değil.' Adım başı durduruyorlar herhalde.. 'Evet, benim için Kapalıçarşı dünyadaki en cazibeli yerlerden biri, bütün o akıp giden insanlar, dükkanlar, masal gibi. Ekibim de ben de aynı şeyi hissediyoruz. Burası harika bir şehir.' 'BİR TÜRKİYE BİR RUSYA!' Sen 6+0+4 kuralının Türk futboluna zarar verdiği kanaatindesin. 'Evet bence yüzde yüz zarar veriyor. Yüzde yüz değiştirilmesi gerekir. Yabancı limiti getiren iki ülke var biri Rusya, diğeri Türkiye. Bu kabul edilebilir bir şey değil. Milli takım kısıtlamayla başarılı olmaz.'3puan
Hollywood İstanbul'dan Vazgeçemiyor
Russel Crowe’dan sonra şimdi de Tom Hanks, İstanbul’da film çekme kararı aldı. Birçok kez Hollywood filmlerinin çekildiği Türkiye’de, şu günlerde de Oscarlı yıldız Russel Crowe ‘The Water Diviner’ adlı filmini çekiyor. Crowe’un ardından bir başka Oscarlı yıldız da İstanbul yolunda. Yapımcılığını Tom Hanks’in üstlendiği ve Dan Brown’ın ‘Cehennem’ adlı son kitabından sinemaya uyarlanacak filmin bir kısmı ülkemizde çekilecek. Dünyada “en çok satanlar” listesinde yer alan serinin son kitabının hikayesi, başta Ayasofya olmak üzere İstanbul’un pek çok tarihi yerinde geçiyor. Mark Romanek’in yönetmen koltuğuna oturacağı film için Hanks’in İstanbul’a aşina olan Russel Crowe’la konuyla ilgili iletişime geçtiği konuşuluyor.haber kaynağı: sanatrehberi.info/sinema
Kral Aragorn İstanbul'a Geliyor
Yüzüklerin Efendisi’nin Kral Aragon’u Viggo Mortensen yeni filminin galası için mayıs’ta İstanbul’a gelecek.Yüzüklerin Efendisi serisinin Kral Aragon’u Viggo Mortensen yeni filmi The Two Faces of Jenuary’nin galası için mayıs ayında İstanbul’da olacak.Mortensen, James Bond filmi Sky-fall’da gördüğü Kapalıçarşı ile Ayasofya Müzesi, Topkapı Sarayı ve Yerebatan Sarnıcı’yla Dolmabahçe Sarayı’nı merak ettiğini bildirdi....haber kaynağı: sanattakvimi.info/kultur-sanat haberleri
Fransızların 1964 Yılında Kaydettiği Muhteşem İstanbul Görüntüleri
Videoda özetle 'İstanbul'un bir zamanlar ( 26 asır önce) Megara'li Bizans isimli bir kaptan tarafından fetih edildiği, İstanbul'un isminin Bizans, Konstantinopolis ve sonra İstanbul olarak değiştirildiği, kentte kanallar üzerinde taşımacılık ve kömür taşındığı ve şehir halkının nasıl beslendiğini anlatılmakta. Nostalji dolu İstanbul'a aşık olmamak zordur. Son sözü hep güzelliğiyle İstanbul söylüyor.'
Türk Polis Teşkilatı'nın Kuruluşunun 169. Yılı
Emniyet Genel Müdürlüğü , rütbeleri polis memurluğundan başlayıp emniyet genel müdürlüğüne kadar uzanan, tüm il ve ilçelerde örgütlenmiş, kırsalda görevini askeri polis olan jandarmaya bırakmış, kentte ise görevi kendisi yöneten iç güvenlikten sorumlu devlet teşkilatıdır. 1845 tarihinde temeli atılmıştır.Merkez teşkilatı bünyesinde Ana Komuta Kontrol, Strateji Geliştirme, Arşiv, Asayiş, Bilgi İşlem, Dış İlişkiler, Eğitim, Güvenlik, Haberleşme, Havacılık, İdari ve Mali işler, İkmal-Bakım, İnşaat-Emlak, İnterpol, İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize suçlarla mücadele, Koruma, Kriminal, Özel Harekat, Personel, Sağlık İşleri, Sivil Savunma, Sosyal Hizmetler, Teftiş Kurulu, Terörle Mücadele Harekat, Trafik Eğitim ve Araştırma, Trafik ve Denetleme, Yabancılar Hudut İltica Daireleri vardır. Taşra teşkilatını ise, il emniyet müdürlükleri ve ilçe emniyet amirlikleri oluşturur. Genel müdürlük, üst kurum ve yönetim bakımından İçişleri Bakanlığı'na bağlıdır. Kurumun yapılanması iki şekilde olmuştur. Birincisi Merkez Teşkilatı ve ikincisi ise Taşra Teşkilatı'dır.Merkez Teşkilatı,Daire Başkanlıkları şeklinde yapılanmıştır.Taşra Teşkilatı ise 81 ilde İl Emniyet Müdürlükleri olarak faaliyet yürütmektedir. Merkez Teşkilatı'ndaki daire başkanlıklarının bazıları direkt olarak emniyet genel müdürüne bağlı olmak ile birlikte diğerleri ise 5 adet emniyet genel müdür yardımcısına bağlı olarak hizmet vermektedir. Taşra teşkilatında ise illerin başında il emniyet müdürü bulunmakta ve ildeki bütün birimler il emniyet müdürüne bağlı olmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde, belediye teşkilatlanması tamamlanmış olan il, ilçe ve beldelerde güvenlik, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından sağlanmakta; daha küçük birimlerin ve yapılaşmaya açılmamış alanların güvenliği ise Jandarma Genel Komutanlığı tarafından sağlanmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Merkez ve 81 ilde teşkilatlanmış olup konularına göre uzmanlaşmış alt birimlere ayrılmıştır. Suç türlerinin değişken olması neticesi polis teşkilatında da bu değişen suç ile mücadele edebilmek için her geçen gün yeni uzmanlık birimleri oluşturulmaktadır. Türk Polisinin Hizmetiçi Eğitimleri Emniyet Genel Müdürlüğü Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından, Hizmetöncesi eğitimi ise Polis Koleji, Polis Akademisi, Polis Meslek Eğitim Merkezleri (POMEM) ve Polis Meslek Yüksek Okulları tarafından verilmektedir. Polis Akademisinde eğitim lisans seviyesinde olup mezunlar komiser yardımcısı rütbesi ile göreve başlar. Polis Koleji ise lise seviyesinde bir eğitim kurumu olup, Polis Akademisi Güvenlik Bilimleri Fakültesi'ne öğrenci yetiştirmekten mesuldür. Polis Meslek Eğitim Merkezlerinde çeşitli alanlarda lisans eğitimi almış olanlar 6 aylık mesleki eğitim ile polis memuru olarak göreve başlarlar. Polis Meslek Yüksek Okullarında ise eğitim 2 yıllık önlisans seviyesinde olup mezunlar polis memuru rütbesiyle göreve başlamaktadırlar. İnsanların hak ve özgürlüklerinin güven altında bulundurulması gereklidir. Günümüzde devletler, toplumda huzuru ve düzeni sağlama, insanların can ve mal güvenliğini koruma, yasa hakimiyetini sağlamak istemektedirler. Bunun için yasalara ve yasaları uygulayacak bir kuvvete gerek vardır. Türkiye sınırları içerisinde bu görevi yürüten teşkilatlardan biri, Polis Teşkilatıdır. Kulluk Neferi Karakol Bekleyen Yeniçeri Keçeli Yeniçeri Neferi Odabaşı Yeniçeri Kışlası Amiri Kulluk Bayrakdarı Emniyet Amiri Baş Falakacı Sadaret Ceza Amiri Vezir Baş Tebdili Sarıazamın Hususi Ziyaretlerinde Maiyet Amiri Kuloğlu Baş Cuhadarı Belediye Tahsildarları Amiri Baş Kılavuz Alaylarda Yol Açan Çavuşların Amiri Cellât İdam Hükümlerini İnfaza Memur Cellât başı Cellâtların Amiri Subaşı Şehrin İnzibat Amiri Asesbaşı Yeniçeri Ocağı İnzibat Amiri Böcek Başı Gizli Polis Amiri Polis tarihi Türk tarihi ile başlamıştır. Tarih boyunca çeşitli devlet kurmuş olan Türkler kamu düzeni ve güvenliğini ulusal savunma ile birlikte yürütmüşlerdir. Eski Türkler'de kamu düzen ve güvenliği işleri Subaşı'lar tarafından belli yasalara uygun olarak yürütülmüştür. Oğuz Han'ın Oğuz Türesi, Cengiz Han'ın Uluğ Yasası, Timur'un Tüzükkatı o devirlerin belli başlı hukuk kuralları örnek olarak gösterilebilir. Bu yasalarda, suçların önlenmesi kadar işlenen suçlarda suçluların yakalanmasına da önem verilmiştir. Eski Türklerde Polis Teşkilatı bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere askeri teşkilat içinde yer almış ve Askeri özellikler göstermiştir. Osman Bey Karahisarı ele geçirdiği zaman, kentin yönetimini oğlu Orhan Bey'e vermiş ve onun yanına arkadaşı olan Gündüz Alp'i de Subaşı olarak tayin etmiştir. Bu kişi bugünkü anlamda ilk Polis Amiridir. Subaşılar barış döneminde savaş için gerekli olan askerleri disipline etmek ve eğitmekle birlikte, kentin dirlik ve düzenini de sağlamışlardır. Savaş zamanında ise yetiştirdikleri kıtalara komuta etmişlerdir. Osmanlı'da Polis Teşkilatı, Askeri Teşkilat kadrosu içinde yer almış, askeri amirler aynı zamanda Polis Amiri olarak da görev yapmışlardır. Devlet ve ordu teşkilatı zamanla büyümüş Padişahlar bütün yönetsel, askeri ve bunlarla birlikte ülkede kamu düzen ve güvenliğinin sağlanması işlerini, devlet ricali ve halk karşısında kendilerini temsil eden sadrazamlar vasıtasıyla yürütmüşlerdir. Bu nedenle sadrazamlar, bu görevler için özel memurlar, tebdil çuhadarlar kullanmışlardır. Emniyet makamları; Sadrazam, Yeniçeri ağası, Falakacı, Cebecibaşı ve Cebeciler, Kaptanpaşa, Topçubaşı ve Topçular, Bostancıbaşılar, Kadı ve Böcekcibaşından oluşmuştur. En büyük sorumlu olan Yeniçeri Ağası, suç işleyenleri Falakacılara dövdürmüş ve hapsettirmiştir. Falakacılar, Yeniçeri Ağasının emri altında, falaka taşıyan acemi oğlanlardan oluşmuştur. Cebecibaşı ve Cebeciler; Ayasofya, Kocapaşa ve Ahırkapı taraflarının, Kaptanpaşa; ve Galata semtinin, Topçubaşı ve Topçular; Tophane semti ile Beyoğlu'nun, Bostancıbaşı ve Bostancılar; Üsküdür, Eyüp, Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Kağıthane, Boğaziçi, Kadıköy, Adalar ve Ayastebanos'un, kamu düzen ve güvenliğini sağlamışlardır. Böcekçibaşılar ise, suçluları izleme ve yakalama işleriyle uğraşmışlardır. Ayrıca Başkent'de sadrazamın, illerde de valilerin emrinde 'Baştebdil' adı verilen İstihbarat Şefi çalışmıştır. Bu dönemde 'Kadı'lar da polis görevi yapmaya devam etmiş, Sadrazam ve Yeniçeri Ağası'ndan sonra, Adli, İdari ve Yerel Yönetim işleri yanında, İstanbul, Galata, Üsküdar ve Eyüp Kadılıkları, polisiyle işleri, özellikle ahlak zabıtasına ait işlerin yürütülmesinde polis amiri olarak görev yapmışlardır. Taşrada ise, Kapıkulu ve Eyalet Askerleri iç düzen ve güvenliğin sağlanmasından sorumlu tutulmuş, şehir ve kasabalarda Kollukçular, Yasakçılar, Bekçiler, Edirne Şehri ve çevresinde Bostancı Ocağı, Halep ve çevresinde Çöl Beyleri polis hizmeti görmüşlerdir. İkinci Meşrutiyet ilanı ile 1908 yılında Fransız ve Alman Polis Teşkilatları esas alınarak Polis Teşkilatının yeniden organize edilmesi kararlaştırılmış ve 1909 yılında çıkarılan 'İstanbul Vilayeti ve Emniyeti Umumiye Müdüriyeti Teşkilatına Dair Kanun' ile sonra artık yaşaması imkânsız olan Zaptiye Nezareti kaldırılarak, yerine Dahiliye Nezaretine bağlı ve memlekete şamil polis işlerinin yürütülmesiyle görevli 'Emniyet Umumiye Müdürlüğü' ve İstanbul Vilayetine bağlı bir polis müdüriyeti kurulmuştur. General Ali Galip Pasiner, Emniyet Umumiye Müdürlüğü'ne 12 Ağustos 1909 tarihinde tayin edilmiştir. Aynı yıl içinde Avrupa memleketlerinin polis işlerine dair bir inceleme seyahati yapmış ve polisin teşkilatının bu günkü esasını oluşturmuştur 1913 tarihli Polis Nizamnamesi, İkinci Meşrutiyet devrinin koşullarına ve zamanın ihtiyaçlarına göre hazırlanmış ve bu Nizamname ile polisin örgütlenmesi, görev ve yetkileri, personelin dereceleri, sınıfları, mesleğe giriş, yükselme ve diğer tüm özlük işleri, soruşturma, yargılama, istifa, tayin, izin cezalandırma işleri, levazım işleri, polis karakolları ve görevleri, polisin kıyafeti ve davranış biçimleri yeniden düzenlenmiştir. Mondros Mütarekesi'nin yapıldığı 1918 tarihinden, Mili Polis Teşkilatının kurulduğu 1920 tarihine kadar, bütün yurtta Osmanlı Devletinin Polisi olarak hizmet etmiştir. 24 Haziran 1920 tarihinden, İstanbul Polis Müdüriyeti Umumiyesi'nin kaldırıldığı 24 şubat 1923 tarihine kadar geçen sürede ise polis teşkilatı ikilemiş, birisi merkezi İstanbul'da ve Osmanlı Devletine tabi olarak Kurtuluş Savaşı boyunca ve gittikçe daralmışolan bir bölgede ve yalnızca İstanbul'da, diğeri ise, merkezi Ankara'da hızla genişlemiş olan bir bölgede, İstanbul hariç Misak-ı Milli ile çizilen sınırlar içinde faaliyet göstermiştir. 24 Haziran 1920 de Milli Hükümetin Emniyeti Umumiye Müdürlüğü kurulmuş, 1 genel müdür, 1 genel müdür yardımcısı ile emniyet, seyrisefer, memurin şubelerinden ve 6 kişilik Teftiş Kurulundan oluşan küçük bir kadro ile çalışmaya başlamıştır. Ankara'da Milli Hükümetin Emniye-i Umumiyesi Erzurum Milletvekili Durak Bey tarafından 1920 de teşkilatlandırılmaya başlanmış, aynı yıl içinde A. Naci Bey, 1923 yılında Halit Bey Emniyet Genel Müdürü olarak görev almışlardır. AKKM Dairesi Başkanlığı Arşiv Dairesi Başkanlığı Asayiş Dairesi Başkanlığı Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanlığı Dış İlişkiler Dairesi Başkanlığı Eğitim Dairesi Başkanlığı Güvenlik Dairesi Başkanlığı Haberleşme Dairesi Başkanlığı Havacılık Dairesi Başkanlığı Hukuk Müşavirliği İdari Mali İşler Dairesi Başkanlığı İkmal ve Bakım Dairesi Başkanlığı İnşaat Emlak Dairesi Başkanlığı İnterpol Dairesi Başkanlığı İstihbarat Dairesi Başkanlığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı Kriminal Polis Labaratuvarları Dairesi Başkanlığı Özel Harekat Dairesi Başkanlığı Özel Güvenlik Dairesi Başkanlığı Personel Dairesi Başkanlığı Saglık İşleri Dairesi Başkanlığı Sivil Savunma Uzmanlığı Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı Tanık Koruma Dairesi Başkanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı Terörle Mücadele Harekat Dairesi Başkanlığı Trafik Eğitim ve Araştırma Dairesi Başkanlığı Trafik Planlama ve Destek Dairesi Başkanlığı Trafik Uygulama ve Denetleme Dairesi Başkanlığı Yabancılar Hudut İltica Dairesi Başkanlığı Trafik Araştırma Merkezi Müdürlüğü Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Siber Suçlarla Mücadele Dairesi Başkanlığı Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanlığı Başbakanlık Koruma Dairesi Başkanlığı Türkiye Büyük Millet Meclisi Koruma Dairesi Başkanlığı Genel emniyet ve asayişin sağlanmasına yönelik hizmetlerin ilgili mevzuata uygun olarak yürütülmesini sağlamak, Asayiş suçundan toplumun nasıl korunacağı hakkında halkın bilgilendirilmesi, çocukların ve gençlerin suça yönelmelerini ve suçta kullanılmalarını önleyici tedbirlerin alınması hizmetlerini yürütmek, Asayiş suçları hakkındaki bilgi ve istatistikleri değerlendirmek, suç analizi yapmak veya yaptırmak ve bunları değerlendirerek asayiş suçlarının önlenmesi için suçla mücadele yöntemlerini belirlemek, taşra teşkilatının çalışmalarına yön vermek ve toplumun her zaman için Türk polisine güvenmesini sağlamaktır. Bu görevlerin uygulama sahası, ilgili yönetmelik uyarınca il ve ilçe belediye sınırlarının içidir.Deniz Polisi Liman sahalarında, körfezlerde ve iç sularda görevli polis gücüdür. Denizlerdeki adli ve idari işlerden emniyet adına sorumlu birimdir. Aynı zamanda Polis Kurbağa Adamlarda bu birime bağlıdır. Polis Kurbağa Adamlar denizlerde, göllerde nehirlerdeki arama kurtarma faaliyetlerini yürütür. İki çeşittir: Yunuslar ve Şahinler. Yunuslar daha çok asayişle ilgili konulara müdahil olmakla birlikte, genelde toplu gezerler ve bir motosiklete iki kişi binerler. Öndeki öncü, arkada oturan artçı diye adlandırılır. Artçı elinde silah taşır. Kıyafetleri kırmızı siyah ve beyaz renklerden oluşmaktadır. Armalarında başında kep bulunan bir yunus balığı figürü yer alır. Şahinler ise Yunusların aksine motosiklete genelde tek binerler ve tek motor halinde devriye gezerler. Bölgelerindeki trafik aksamalarına ve yoğunluklarına ayrıca trafik kazalarına bakarlar. Bu görevlerinin yanı sıra normal polislik görevlerini de (asayiş) sağlamakla yükümlüdürler. Şahinler genelde eskort ve yol açma hizmetlerinde kullanılmakla birlikte olaylara hızlı müdahaleleri ve sempatik polis tavırlarıyla insanlara daha yakın görünmektedirler. Şahinlerin kıyafeti fosforlu sarıdan yeşile dönmüş ayrıca lacivert ve beyaz da bulunmaktadır. Armalarında bir pençesinde şimşek gagasında da zeytin dalı bulunan şahin figürü yer almaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Havacılık Dairesi Başkanlığı 19 Ekim 1981 tarihinde, Fransız yapımı 18 adet SA-318C Alouette marka, keşif ve gözetleme helikopterleriyle kurulmuştur. Havacılık Daire Başkanlığının görevleri asayiş ve kaçakçılıkla mücadele hizmetlerinde yardımcı olmanın dışında, terör örgütlerinin ve bölücü eşkıyanın yakalanması için özel harekat timlerinin ve malzemelerinin havadan nakli ve bu amaçla da özel hareket timleriyle müşterek eğitim yapılması, ayrıca karayolları üzerinde trafik kontrolü, V.I.P.'nin havadan taşınması, hasta ve yaralıların havadan nakli, belli noktalar arası kurye hizmeti gibi hizmetleri yapmakla birlikte, personelinin uçuş ve bakım konularında eğitimi ve tabii afetlerde de halkımıza havadan yardım malzemesi taşınmasıdır. Havacılık Dairesi Başkanlığı kuruluşundan bu yana geçen zaman içinde birçok konuda önemli mesafe kaydetmiştir. Kuruluş yıllarında bünyesinde emniyet hizmetleri sınıfı uçucu pilot yok iken, günümüzde emniyet hizmetleri sınıfı pilot sayısı 43, Emniyet hizmetleri sınıfı bakım yöneticisi ve uçuş ekibi sayısı 49'a ulaşmıştır. 18 adet SA-318C Alouette marka helikopteri ile kurulan Havacılık Dairesi Başkanlığı, 1989 yılında Fransa'dan satın alınan 4 adet 1981 model Puma ve 1991 yılında ABD'den satın alınan biri V.I.P. dizaynlı 5 adet UH-60 Blackhawk helikopterleri ile mevcut helikopter filosunu güçlendirerek, Başbakanlık V.I.P. ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde teşkilatımızın hizmetlerinin daha aktif olmasını sağlamıştır. Polisin çocuklara yönelik olarak yürüteceği hizmetler konusunda ve ayrıca 0-18 yaş grubu çocukların gelişim özellikleri, davranış bilimleri, mülakat teknikleri, iletişim becerisi ve en önemlisi topluma kazandırma gibi konularda özel eğitim almış bir polis birimidir. 1924 yılında Emniyet Umumiye Müdür Muavinliğine bağlı olarak devletin genel güvenliğine yönelen her türlü tehdit ve yıkıcı faaliyetlerle mücadeleyi yürütmek üzere kurulmuş olan 1.Şube ile başlamıştır. Birinci Şube, 04.06.1937 tarihinde yürürlüğe giren 3201 Sayılı Emniyet Teşkilatı Kanunu’nun 9’uncu maddesiyle Güvenlik Dairesi Başkanlığı bünyesinde Yıkıcı Faaliyetler Şubesine dönüştürülmüştür. Ülke güvenliğini tehdit eden yıkıcı faaliyetlerin 1971’li yıllardan itibaren silahlı eylemlere dönüşmesi ve terörün yoğunlaşması üzerine, terörle mücadelenin etkili şekilde sürdürülebilmesi ve koordine edilmesi amacıyla, Güvenlik Dairesi Başkanlığı bünyesinde bulunan Yıkıcı Faaliyetler Şubesi, 1986 yılında “Terörle Mücadele ve Harekat Dairesi Başkanlığı” adıyla yeni bir yapıya kavuşturulur. Küreselleşen sorunlar sadece bir ulus-devletin sınırları içinde güvenlik sağlamayı imkânsız hale getirmiştir. Suçlular sınır aşan suçlar işlemekte, bir ülkede suç işleyip, diğer ülkelere kaçmaktadırlar. Bazen de suçun kaynağı başka bir ülke olabilmektedir. Suçun uluslararasılaşması polisliğin de uluslararasılaşmasını kaçınılmaz hale getirmektedir. İstenilen düzeyde olmasa da İnterpol ve Europol uluslararası polislikte işbirliğine iyi birer örnektir. Dünya polisliği ile karıştırılmamalıdır. Dünya polisliği ulusları aşan bir yapılanma idealini ifade eder. Çevik Kuvvet , kanunlar çerçevesinde yapılan toplantı, gösteri ve yürüyüşlerde düzeni sağlaması, katılımcıları koruması ve gerektiğinde toplumsal olaylara müdahale etmesi amacıyla Emniyet Teşkilatı bünyesinde oluşturulan polis birimidir. 1965'te Toplum Polisi olarak Adana, İstanbul, Ankara, Zonguldak ve İzmir'de teşkil edilmiş ve halk arasında (giydikleri yeşil kıyafet ve beyaz miğferden ötürü) 'Fruko' olarak tanınmıştır.1982'de Toplum Polisi yerine Çevik Kuvvet kuruldu ve giydikleri korunma giysileri sebebiyle kamuoyunda daha çok robokop ( ingilizce: robocop ) adıyla tanınırlar. Özel Harekat , terorizm ve kaçakçılık gibi yasadışı olayların yerleşkelerine yapılan ani baskın görevlerinde yer alır.Olağanüstü durumlara hazırlıklıdırlar.Üstün eğitim ve tehçizata sahiptirler.. Emniyet Genel Müdürlüğü'nde bulunan rütbe dereceleri ve işaretleri Askeri statüyle görevli kolluk kuvvetleri Kolluk Yetkisini Kullanan Kamu Görevlileri Türkiye Cumhuriyeti Emniyet Genel Müdürleri
Tarihi Yarımada’ya Hançer
Deniz altındaki tünel kazı çalışmalarına başlanan Avrasya Tüneli Projesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Tarihi Yarımada’da 8 şeritli bir ‘otoban’ öngörüyor. Uzmanlar, projenin bölgenin tarihi dokusunu tahrip edeceğini belirtiyor.İstanbul Boğazı’nın iki yakasını Kazlıçeşme-Göztepe hattında karayolu tüneliyle bağlayacak Avrasya Tüneli Projesi’nin deniz altındaki tünel kazı çalışmalarının başlaması projeye ilişkin tartışmaları da tekrar gündeme getirdi. Birgün gazetesinden Olgun Kundakçı'nın haberine göre, uzmanlar, UNESCO tarafından 1985 yılından bu yana Dünya Miras Listesi’nde yer alan Tarihi Yarımada’nın projeden olumsuz etkileneceğini belirtiyor. Tarihi Yarımada’yı denizin altından tünel ile Anadolu yakasında bağlayan proje, İstanbul’un anayasası kabul edilen 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda yer almıyor. Çevre Düzeni Planı’nda başta Tarihi Yarımada olmak üzere kentin tarihi dokuya sahip alanlarında araç trafiğinin azaltılması öngörülürken, projeyle birlikte Tarihi Yarımada’nın sahil yolu olan Kennedy Caddesi, mevcut 6 şeritten, 8 şeride çıkarılacak.‘SURLARDA TAHRİBAT ARTAR’Sultanahmet Arkeolojik Parkı içinde yer alan Topkapı Sarayı, Ayasofya, Sultanahmet Camii ile Marmara Deniz surları ve Yenikapı’daki arkeolojik miras proje güzergahı boyunca etkilenecek  kültür varlıklarının başında geliyor.  Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Yılmaztürk, Tarihi Yarımada’da trafik yoğunluğunu artıracak projenin evrensel koruma ve planlama ilkelerine aykırı olduğunu söyledi.Tarihi Yarımada’yla ilgili bugüne kadar hazırlanmış tüm planlarda bölgedeki trafik yoğunluğunun azaltılmasının en temel planlama ilkesi olarak kabul edildiğini belirten Yılmaztürk, “Tarihi ve arkeolojik sit alanı olan, UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer almış bir bölgeye böylesi yoğun bir trafiğin sokulması kabul edilemez. Ayasofya’nın önlerinde Çatladıkapı’dan itibaren sahil yolunun 8 şerit haline getirilmesi denizin doldurulmasına neden olacak.  8 Şeritli transit yol deniz kıyısındaki tarihi surlardan geçerek, surlar bu yolun orta refüjünde kalarak, trafik ortasında ulaşılamaz, izlenemez bir hale gelecek, tahribat daha da artacak. Tarihi geçmişimize, kültürel ve arkeolojik mirasımıza, Tarihi Yarımada’nın dünya miras listesine girmesinin kriteri olan tüm değerlerimize aykırı bir proje” dedi.‘SİLUETİ ETKİLER’Projeyle birlikte Anadolu yakasında Haydarpaşa’da  Avrupa Yakası’nda ise Sultanahmet-Çatladıkapı önünde egzos salımını dış ortama taşıyacak havalandırma bacası yapılacak. Yılmaztürk, “1600 yıllık, tüm dünyaca bugün ortak miras olarak kabul edilen Ayasofya’nın önüne denk gelecek şekilde havalandırma bacası yapılması silüeti de olumsuz etklileyecek” dedi.‘İSTANBUL İÇİN KAYIP’Öte yandan, İstanbul’un trafiğini rahatlatacağı öne sürülen proje, Şehir Plancıları Odası’nın raporuna göre Boğaziçi Köprüsü’nün trafiğinde yalnızca yüzde 7’lik bir azalma sağlayacak. Şehir Plancıları Odası İstanbul Şube Başkanı Tayfun Kahraman, “Proje, İstanbul’un trafiğinde ilk etapta suni bir rahatlama yaratır, ancak ne kadar yol arz ederseniz, bu o kadar talep yaratacaktır ve trafikte  tıkanmalar kaçınılmaz olacaktır” dedi. Projenin boğaz köprülerinin çok altında bir günlük kapasiteyle çalışacağını belirten Kahraman, “Marmaray’ın ardından böyle bir projeyi yapmanın hiçbir anlaşılabilir yanı yok. Tamamıyla zorlama bir proje. Tarihi Yarımada dünyaya korumaya söz verdiğimiz bir alan. Bu alan içerisine otoban niteliğinde bir ulaşım yolu yapmak, bölgenin ulaşılabilirliğini artıracak, ancak köhnemeyi de beraberinde getirecek. İstanbul için bir kayıp” diye konuştu.Olgun Kundakçı | Birgün