onedio
Görüş Bildir

Katar Haberleri

Katar ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Katar ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Hayvan Seslerini Öğrenirken Horoz Sesini Duyunca Dertlenen Bebeğin Sevimli Anları
Dünyanın en tatlı ve sevimli canlıları hiç şüphesiz bebekler. Onların varlığı, yaşamımıza renk katar, sevgi dolu bir atmosfer yaratır. Bebeklerin saflığı, masumiyeti ve sevgi dolu bakışları, herkesin kalbini ısıtır. Onlar hayatı yeni keşfederken, bizleri de benzer bir keşfe çıkarır. Onların bu hayatı anlama serüveni de en az onlar kadar sevimli anlar yaratır.
Bakımına Önem Verenlerin Kaçırmaması Gereken Haftanın Kozmetik ve Parfüm İndirimleri
Bakımınıza önem veren ve kendinizi şımartmayı seven biriyseniz, bu haftanın en popüler 11 kozmetik ürününü kaçırmamalısınız. Bu ürünler, bakım ritüelinize taze bir enerji katmak için mükemmel bir seçenek. İşte, bakımını önemseyen ve kendini ödüllendirmeyi sevenlerin tercih ettiği haftanın en çok satılan 11 kozmetik ürünü.Satın aldığınız ürünlerde satıcılardan kaynaklanan sorunlardan Onedio sorumlu değildir.''Bu içerik marka iş birliği içeriyor.'Bu içerik 24.11.2024 tarihinde oluşturulmuştur, bu içeriğe erişim sağladığınız zamana göre listelenen ürün fiyatlarında değişiklikler olmuş olabilir.
Efsane Futbolu Bırakıyor
Real Madrid'in efsane oyuncusu Raul Gonzales sezon sonunda futbolu bırakacağını açıkladı. İspanya basınında bulunan habere göre Katar'ın Al Sadd kulübünde forma giyen yıldız futbolcunun içinde bulunduğumuz sezon bitiminde emekliye ayrılma kararı aldı.Al Sadd kulübü yetkililerinin 36 yaşındaki Raul'u bir yıl daha takımda kalması için ikna etmeye çalıştıklarını ancak oyuncunun kararlı olduğunu açıkladı. Tecrübeli futbolcu, Katar Ligi'nde geçen sezon 22 maçta 9 gol atmıştı. Bu sezon dizinden sakatlanan Raul, sadece 1 gol bulabildi.Şampiy10
Jet Fadıl Açıkladı, Turizmciler Şaştı Kaldı!
5 haftada 60 bin kişiye Maldivler tatili sattığını iddia eden Fadıl Akgündüz, turizm sektörünü tedirgin etti. Üst düzey bir turizm temsilcisi, 'Tamamen hayal ürünü böyle satış yapılamaz' dedi.Türkiye ’den geçen yıl 4 bin kişinin ziyaret ettiği Maldivler’e, Fadıl Akgündüz’ün sahibi olduğu Caprice Gold’un 5 haftada 60 bin kişiye satış yapıldığını iddia etmesi turizm sektörünü şaşırttı. Maldivler’in başkenti Male’nin 250 kilometre kuzeyinde yer alan adada, 180 dönüm olan Caprice Gold Maldives Adası için satış gerçekleştirdiklerini bildiren tanıtımlar yapan Caprice Gold, internet sitesi ve televizyonlardan da 5 haftada 60 bin kişiye tatil satışı yaptıklarını duyurdu. 5 bin kişi gidiyor Bu duyurunun ardından turizm sektörünün üst düzey temsilcilerinden biri ise şu açıklamayı yaptı:“Maldivlere giden kişi sayısı belli. 60 bin kişi tamamen hayal ürünü diye düşünüyorum. Karışıklıklar öncesi Ukrayna’ya zar zor 70 bin kişiyi gönderirken, Maldivler gibi pahalı bir yere 5 haftada 60 bin kişilik satış yaptık denmesi hiç inandırıcı gelmiyor.”Geçen yıl Maldivlere 1500 kişi götürdüklerini ifade eden Peninsula Tours Yurtdışı Turlar Müdürü Melike Erol da, Türkiye’den Maldivlere giden toplam kişi sayısının ise 4-5 bin civarında olduğunu belirtti.Türkiye’den Maldivlere 3 havayolu firması ile seyahat edilebildiğini dile getiren Erol, “Bunlar Türk Hava Yollar (THY), Katar ve Emirates Hayolları. Bu kadar kişiyi götürmeleri için ya kendi havayolu firmalarını kuracaklar, ya da bu havayolu şirketlerinin yaptığı uçuşların tamamını kiralayacaklar” dedi.
AKP İktidarında Kadının Adı Yok
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Türkiye'nin 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetildiğini, bu sözlerin AKP’nin kadına bakışını yansıttığını belirtti. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyetinin, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istediğini belirten Umut Oran, '30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor…AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir' dedi.Umut Oran'ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle: AKP İKTİDARINDA KADININ ADI YOK…SANDIKTA AKP’NİN BİLETİNİ KADINLAR KESECEK…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. Cumhuriyet özünde kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Çünkü aksi halde çağdaş ve ileri bir toplum olamazdık. 8 MartDünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınlar ekonomik, sosyal ve siyasi alanlardan giderek dışlandı. İktidardaki parti, kadını, toplumsal hayattan dışlayan, onu evi ile sınırlayan anlayışıyla kadının konumunu geriletti.Türkiye 12 yıldır “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” diyen bir başbakan ve partisince yönetiliyor. Bu sözler AKP’nin kadına bakışını yansıtıyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek ev içine hapseden AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalıp erkeğine koşulsuz hizmet eden bir kadın tipi istiyor.Türkiye nüfusunun 38.2 milyonla yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Çalışma hayatında ise kadının adı yok. Kadınlarda işgücüne katılım yüzde 30.8’le 1990’ların gerisinde. Türkiye bu oranda OECD sonuncusu... Çalışma çağındaki 28 milyonu aşkın kadın nüfusun 11.5 milyonu ev kadını. Orta boy bir ülke nüfusuna denk bu kesim çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumda ve işgücünden sayılmıyor.2.5 milyon dolayındaki kadının okuma yazması yok. Okuyanlar da iş bulamıyor. Çalışanlar yönetici olamıyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluştururken yöneticiler içinde kadın oranı yüzde 13.6.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını oluşturan kadınların tercihi büyük önem taşıyor. Her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan ve kadını ikinci sınıf gören zihniyetten kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor. Sandıkta, AKP’nin biletini kadınlarımız kesecek…Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir. ‘Kadın’ dahi diyemeyen ‘bayan’ı tercih eden bu anlayış gereken cevabı bizzat kadınlarımızdan alacak.Kadınlarını ekonomik yaşamın içine katmayan bir ülkenin kalkınması, gelişmesi, ilerlemesi mümkün değildir. Kadınlar, ancak özgür, eşit, bağımsız bireyler olarak toplumda saygın yerini alır, erkeklerle aynı hak ve imkanlara sahip olur ve toplumsal süreçlere etkin biçimde katılabilirse, çağdaş ve ileri bir toplum yaratılabilir.Cumhuriyet kadını toplumsal yaşama katma projesiydi. Cumhuriyeti kuranlar, aksi halde çağdaş bir toplum ve ileri bir ülke olamayacağımızın bilincindeydi. Günümüzün en ileri ülkelerinden çok daha önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü de Türkiye’de ilk kez 1921 yılında 'Emekçi Kadınlar Günü” adıyla kutlanmaya başladı.AKP döneminde ise kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda katılımı giderek geriledi. Ne yazık ki Türkiye 12 yıldır, kadın erkek eşitliğine inanmadığını açıkça söyleyebilen bir başbakan ve partisi tarafından yönetiliyor. İktidardaki parti, kadının haklarını ve katılımını artırmak bir yana, zihniyeti gereği kadını evi ile sınırlayarak toplumsal süreçlerden dışlamayı tercih etti. AKP,  kadının toplumdaki konumunu geriletti, onu erkeğin tahakkümü altında, ikinci sınıf insan konumuna itti ve kadına şiddeti de reva gördü.2.5 milyon kadın okuma yazma bilmiyor… Kadınların ekonomik, sosyal ve siyasi alanlarda var olabilmelerinin en önemli aracı ise eğitim. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren kız çocukları eğitime kazandırıldı ve ayrımcılık ortadan kaldırıldı. Ancak kadının eğitim imkânlarından yararlanma oranı AKP döneminde geriledi. Türkiye’de 2012 yılı itibarı ile okuma yazma bilmeyen 2.8 milyon kişinin yüzde 83’ünü kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de okuryazar olmayan her beş yetişkinden dördü kadındır. AKP iktidarı döneminde kız çocukları eğitimden uzaklaştırıldı; 4+4+4 sistemi ile eğitimde kız çocuklarının 5.-6. sınıflardan sonra okullarını terk eğilimi arttı. Kadınlarda yüksek eğitim oranı çok düşük… Üniversite mezunu kadın nüfusun en yüksek olduğu il olan Ankara’da bile bu oran yüzde 15.3’te bulunuyor. Bu oran Hakkari’de yüzde 2.6’ye kadar düşüyor. Çalışma hayatında kadının adı yok…2013 itibariyle Türkiye nüfusunun 38 milyon 194 bin 504 kişi ile yüzde 49.8’ini kadınlar oluşturuyor. Yani kadın nüfus erkek nüfusla yaklaşık olarak eşit… İleri yaş gruplarında ise kadın nüfus erkek nüfustan fazla… Çalışma çağındaki kadın sayısı 28 milyonu aşıyor. Bunların 11.5 milyonu ev kadını. Yani orta boy bir ülke nüfusuna yakın kadın iş gücü, çalışma yaşamı yerine evle özdeşleşen geleneksel konumunu sürdürüyor, bunlar “ev kadını” oldukları için işgücü sayılmıyor. Eğitime devam eden, emekli, iş bulma umudu olmayan, mevsimlik çalışan vb. de eklendiğinde, çalışma çağında olup da iş gücüne dahil olmayan toplam kadın sayısı 20 milyona yaklaşıyor. Geriye iş gücü olarak 8.7 milyonluk bir kadın nüfus kalıyor. Bunların da 1 milyon 33 bini işsiz, 7.6 milyonu çalışıyor. Ancak “çalışıyor” gözüken kadınların 2.4 milyonu, gerçek bir istihdam şekliyle ilgisi olmayan “ücretsiz aile işçisi”, bunların da tamamına yakını kırsal kesimde… Bu istatistik kamuflajına rağmen kadınlarda işsizlik oranı yüzde 11.9’la daha yüksek.Böylece 28 milyondan fazlası çalışma çağında olmak üzere toplamda 40 milyona yaklaşan kadın nüfus içinde ücretli-yevmiyeli, işveren ya da kendi hesabına çalışanların sayısı 5 milyon dolayında kalıyor. İşveren ve kendi hesabına çalışan kadın sayısı sadece 915 bin ve bunun toplam kadın nüfustaki oranı yüzde 2.4.2013 itibariyle kadınların işgücüne katılım oranı yüzde 30.8’le, 1990’lı yıllardakinin altında bulunuyor. Türkiye, kadının iş gücüne katılımında OECD ülkeleri içinde son; dünyada ise 127. sırada yer alıyor.İş hayatında cinsiyet ayrımcılığı…İktidardaki parti, adar yıllardır cinsiyet ayrımcılığını ve kadın düşmanı politikalarını artırarak sürdürüyor. Kamuda çalışanların yüzde 34’ünü  kadınlar oluşturuyor. Buna karşılık 2013 kamusal alanda üst düzey kadın yönetici oranı yüzde 9.3’e kadar gerilemiş durumda. Akademik personel içerisinde kadın profesörlerin oranı 2012-2013 öğretim yılı için yüzde 28.1 oldu. Kadın polis oranı 2013 yılında da yüzde 5.5’lik düzeyini korudu. BDDK, SPK gibi kuruluşlarda hiç kadın yönetici bulunmuyor, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay  ve HSYK başkanları, rektörlerin tamamına yakını erkek. Türkiye kadına ayrımcılıkta Tanzanya ve Katar’la aynı ligde…Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporu’na göre Türkiye’nin 136 ülke arasında 120. sırada bulunuyor. Sıralamada Türkiye’den hemen sonra gelen ülkeler ise Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkeler...Kadına siyasette yer yok…AKP döneminde kadınların siyasete, sivil toplum kuruluşlarına ve genel olarak karar alma süreçlerine katılımlarındaki artış adeta durdu. Ülke nüfusunun yarısını kadınlar oluştururken, kadın milletvekili oranı yüzde 14.4’te kalıyor.  Türkiye’de 2013 itibariyle kadın bakan sayısı sadece 1 ve kabinede kadın bakan oranı olarak yüzde 4’e denk geliyor. Oysa bu oran Norveç’te yüzde 52.6, İsveç’te yüzde 52.2 düzeyinde bulunuyor. Kadınlar sivil toplum örgütlerinde de yeterince yer alamıyor. 2012 itibariyle toplam dernek üye sayısı içinde kadınların oranı yüzde 11.9’la çok düşük. Dernek üyesi kadınların toplam nüfusa oranı da sadece yüzde 2.2.AKP döneminde kadına şiddet tavan yaptı…AKP döneminde kadını ikinci sınıf gören zihniyetin tolerans ve himayesiyle toplumda kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri de tavan yaptı. Aralık 2002-Temmuz 2009 dönemini kapsayan bir araştırmaya göre bu dönemde kadın cinayetleri yüzde bin 400 arttı. göre 2002’de 66 olan kadın cinayeti sayısı, 2009’un ilk 7 ayında 953’e yükseldi. Daha yeni verilere göre de 2011 yılında 257 kadın öldürülürken, 102 kadın tecavüze uğradı ve 202 kadın yaralandı. 2012 yılının ilk altı ayında 100’e yakın kadın hayatı kaybetti.Türkiye’de günde ortalama 5 kadın, eşleri, sevgilileri ya da tanıdıkları erkekler tarafından öldürülüyor. Devletten koruma talep eden kadınların kaldığı sığınma evleri açılış törenleri ile teşhir ediliyor, koruma talebiyle polis veya savcılığa başvuran kadınların yüzde 73’ü, sığınma evlerinde olan kadınların ise yüzde 27’si cinayete kurban gidiyor.AKP, erkek tahakkümünü hak görüyor…Başbakanın “kadın erkek eşitliğine inanmıyorum” sözleri doğrudan AKP’nin kadına bakış açısını yansıtıyor. Bu zihniyet kadının, “fıtratı” gereği zayıf ve erkeğin himayesine muhtaç olduğu; bu nedenle kapatılması ve kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyor. Kadını “en az 3 çocuk” doğurma görevi vererek aile içine hapseden, onu “itaatkâr eş ve anne” rolüne zorlayan AKP zihniyeti, erkek tahakkümü ve şiddetine sessiz kalan, erkeğine koşulsuz hizmet eden kadın tipi yaratmak istiyor.Ne kadar az eğitim, o kadar çok çocuk…Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre 2011 yılında, 15 ve daha yukarı yaşta ve en az bir evlilik yapmış okuryazar olmayan kadınların yüzde 74.9’u 4 ve daha fazla çocuk doğurmuş durumda… Bu oran lise veya dengi okul mezunu kadınlarda yüzde 4.8’e, yükseköğretim mezunu kadınlarda yüzde 1.9’a düşüyor.Buna göre eğitimle çocuk sayısı arasında ters orantı bulunuyor. Eğitim düzeyi yükseldikçe çocuk sayısı azalıyor. O halde Başbakan’ın çiftlerden “en az 3 çocuk” talebinin gerçekleşmesi için kadının eğitimsiz kalması gerekiyor. Bu istatistik, kürtaj ve sezaryeni yasaklatan Başbakanın nasıl bir kadın, aile ve toplum tasavvuruna sahip olduğunu gösteriyor.Fuhuş sektörü AKP döneminde zirve yaptıAKP, istatistik oyunlarıyla ekonomik göstergeleri makyajladı, kötü gidişatı kamuflaj yöntemiyle gözlerden uzak tutmaya çalıştı, ekonomide sahte pembe tablolar çizdi. Şimdi de 30 Mart seçimleri öncesi, “Ben lafa değil, icraata bakarım” temalı, asılsız başarı öyküleri anlatan TV reklamları ile göz boyamaya, beyin yıkamaya devam ediyor. Bu reklamlarda yok yok… Bunları izleyenler bu ülkeye bırakın metroyu, neredeyse uçağı bile ilk AKP’nin getirdiğini sanabilir.Oysa AKP’nin 12 yıllık iktidarında uyguladığı ekonomi politikaları kitlelere iş-aş yaratmadığı gibi, gelir dağılımı daha da bozuldu, milyonlar daha da yoksullaştı. Bir ülkede ekonomi bozuldukça hayat kadını sayısı da artar.  Resmi veriler AKP döneminde fuhuş sektörünün adeta tavan yaptığını gösteriyor. Başbakanlık İnsan Hakları Kurulunun 2010 yılında yaptığı bir araştırmaya göre 2002’de 25 bin olan hayat kadını sayısı, 2010 itibariyle 100 bini aşmış durumda. Araştırma, 40 bin kadının da vesika alabilmek için beklediğini gösteriyor. Bu resmî veriler, 4 yıl önceki tabloyu yansıtıyor. Bu sayının bugün itibariyle çok daha yüksek düzeylere ulaştığı muhakkak…   AKP’nin toplum modelinde kadına biçilen rolAKP’li belediyeler düzenledikleri etkinliklerde kendi kafalarındaki kadın modelini topluma benimsetmeye çalışıyor; konuşmacılar, kadınlara erkeklerin üstünlüğünü kabul etmeleri yönünde telkinde bulunuyor. AKP kendi zihniyetindeki toplumun inşası için gerekli kadın tipini yaratma sürecinde rol modeller de oluşturuyor. Bu görevi üstlenen ve AKP’nin toplum mühendisliği çalışması kapsamında “Yaşam koçluğu ve aile danışmanlığı” sıfatıyla seminerler verenSibel Üresin, 21. Yüzyıl Türkiye’sinde açık açık çok eşliliği, imam nikahının resmileşmesini savunuyor.AKP zihniyetinin kadına bakışını gösteren sadece birkaç örnek ifadeyi hatırlamakta yarar var:- “Ben zaten kadın erkek eşitliğine inanmıyorum' (Tayyip Erdoğan / Kadın dernekleri ile yaptığı toplantıda)“Örtüsüz kadın perdesiz eve benzer. Perdesiz ev ya satılıktır ya da kiralıktır” (AKP Ünye Tanıtım ve Medya Başkanı Süleyman Demirci)- “Kadına şiddet abartılıyor' (Tayyip Erdoğan / AKP’nin ilk 7 yılında yüzde 1400 artan kadın cinayetleri hakkında.- “Benim bedenim, benim kararım diyenler feminist' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Bir tane kız mıdır, kadın mıdır bilemem' (Tayyip Erdoğan / Dilşat Aktaş hakkında)- “Kürtajı bir cinayet olarak görüyorum.' (Tayyip Erdoğan / Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüze uğrayan doğursun, gerekirse devlet bakar.' (Recep Akdağ / Eski Sağlık Bakanı, Kürtaj tartışmaları hakkında)- “Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masum…' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Tecavüze uğrayan da kürtaj yaptırmamalı, Bosna’da kadınlar tecavüze uğradı ama doğurdular.' (Ayhan Sefer Üstün / AKP Milletvekili, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı)- “Kadın ahlaklı olsun, kürtaj yapmak zorunda kalmasın.' (İ. Melih Gökçek / AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı)- “Anası tecavüze uğruyorsa neden çocuk ölsün? Anası ölsün.' (İ. Melih Gökçek)- “Yalnız bırakılan ya davulcuya ya zurnacıya...' (Tayyip Erdoğan / Münevver Karabulut cinayeti hakkında)- “Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet algıda seçicilik' (Fatma Şahin / Eski Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı)- “Türk kadını evinin süsüdür.' (Vecdi Gönül / Eski Savunma Bakanı)- “Evdeki işler yetmiyor mu?' (Veysel Eroğlu / Orman ve Su İşleri Bakanı / Kendisinden iş isteyen kadına)- “Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor.' (Erhan Ekmekçi / AKP İl Genel Meclis Üyesi)- “Kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek.' (Mehmet Şimşek / Maliye Bakanı)- 'Kocama arkadaşımı tavsiye ettim', “Kocamın ikinci bir eş almasına müsaade ettim” (Sibel Üresin / AKP’nin yaşam koçu ve aile danışmanı)- “15’inde kız ya erde, ya yerde olmalı” (Prof. Remzi Fındıklı / Hükümetin 2012’de atadığı Polis Akademisi Başkanı)“Kızlı-erkekli aynı evde ne yapıyorlar belli değil” (Tayyip Erdoğan / Üniversiteli gençler hakkında)Peki CHP ne yapacak? CHP iktidarında Eşitlik Bakanlığı kurulacak ve eşitlik eylem planı gerçekçi hedefler ve somut önerilerle yenilenecektir. Bütün kamu kurumlarında toplumsal cinsiyete dayalı bütçeleme yapılacaktır.Eşitliğe kaynak ayırma şeffaf hale getirilecektir.En fazla beş yıl içinde okuma yazma bilmeyen kadın kalmayacaktır.CHP kendi yönetim kademelerinde yüzde 33 kadın kotası koyarak, kadınların karar verme süreçlerine katılmasındaki kararlılığını göstermiştir.CHP kamu yönetiminde kadın yönetici sayısını en üst düzeye çıkartacaktır.AB ülkelerine koşut olarak özel sektörde de kadınların yönetim kademelerinde yer almasını sağlayacak hukuki yaptırım ve teşvikler uygulanacaktır.Kadınların çalışma hayatına vasıflı işgücü olarak katılmaları sağlanacaktır. Güvencesiz çalışmanın önüne geçilecek ve bu konuda işverene destek olunacaktır.Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır. Şiddet mağduru kadınlar kesinlikle korunacaktır.Kadınların çalışma hayatına katılmalarını engelleyen nedenleri kaldırmak amacı ile tam gün okul, uzun süreli ucuz gündüz bakım hizmetleri, ailedeki engelli ve yaşlıların bakımında toplumsal ve kurumsal destek gibi olanaklar geliştirilip, yaygınlaştırılacaktır.Ailenin mutluluğu bireyler arasında eşit ve paylaşımcı değerlerin benimsenmesine bağlıdır.Demokrasi ancak kadınların güçlendiği ve tam anlamıyla eşit yurttaş olduğu bir toplumda kökleşebilir. Kadınlar Türkiye'nin yeterince değerlendiremediği en büyük varlığıdır. Kadınların toplumsal ve kamusal yaşama daha eşit katılmalarından, kısacası daha güçlü olmalarından kadınlar kadar erkekler ve çocuklar, neticede tüm ülke yararlanacaktır.- Kadınlar için özgürlük, eşitlik ve adalet CHP ile gelecektir.Kadınların başta ekonomi olmak üzere yaşamın her alanında daha fazla ve etkin biçimde yer alması gerekiyor.Kadınların; eğitimde eşit fırsata sahip olması, ekonomi, toplumsal yaşam ve siyasete özgür ve eşit katılımı sağlanmalıdır.Demokrasinin “olmazsa olmaz”ı niteliğindeki eşit temsil ve katılım ilkesinin gerçekleşebilmesi için TBMM’de kadın milletvekili oranının kadınların nüfustaki ağırlığına paralel bir orana ulaşması gerekiyor.30 Mart yerel seçimlerinde oy kullanacak 52.7 milyon seçmenin de yaklaşık yarısını kadınlar oluşturuyor. Kadınların oy tercihi, ülkenin kaderini belirleyecek nitelikte ve AKP zihniyetinden kurtulma yönünde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin 12 yılını çalan; her alanda cinsiyet ayrımcılığı yapan, kadını ikinci sınıf gören, onu ekonomik, toplumsal ve siyasal hayattan dışlayan bu “erkek egemen” ortaçağ zihniyetinden kurtulmada kadınlarımıza büyük görev düşüyor… AKP son demlerini yaşıyor, 12 yıllık AKP iktidarı Türk siyasi tarihinde kara bir dönem olarak yer alacak. Kadın seçmenin iradesi;  çağdaş, demokratik, ileri bir Türkiye’ye giden yolda belirleyici olacaktır. Kadınlarımız, AKP’nin biletini sandıkta kesecektir...
Umut Oran’dan Hükümete “Tape” Bombardımanı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, Recep Tayyip Erdoğan, ailesi ile bakanları ve  AKP’lilerin usulsüzlüklerini içeren telefon görüşmelerini TBMM zeminine taşıdı. Oran, son çıkan tapelerle ilgili olarak Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç ve Ali Babacan’a 5 ayrı önergede 32 soru yöneltti.Sabah-atv’nin gizli sahibi Erdoğan mı?CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran’ın Arınç ve Babacan’a yönelttiği sorular şöyle:Recep Tayyip Erdoğan ile damadı Berat Albayrak arasında geçen bir telefon görüşmesi dün akşam sosyal medyada paylaşıldı. İkili arasında Sabah-atv hisse devri görüşülmesi yapılması karşısında Sabah-atv’nin gizli sahibi Recep Tayyip Erdoğan mıdır?Erdoğan ile damadı Berat Albayrak’ın Katar Devleti'nin yatırım ajansına ait Lusail şirketinin, Sabah-atv'deki yüzde 25 hissesinin durumunu görüşmesinin gerekçesi nedir?Berat Albayrak'ın Katar'ın yazılı onayı olmadan Sabah-atv'nin yüzde 75 hissesinin bile devredilemeyeceğini, yazılı onay alınması gerektiğini vurgulaması karşısındaKatar’dan söz konusu yazılı onay alınmış mıdır?RTE Katar’a 5 yılda kaç kez gitti?Erdoğan’ın 'Ahmet (Çalık) Bey dedi. Cezire'nin başındaki Samir mi ne varmış, yani bir gidip görüşsek dedi' diyerek 10-15 gün içinde bu konuyu şahsen çözmek için kendisinin gideceğini belirtmesi karşısında, Recep Tayyip Erdoğan Katar’a son 5 yıl içerisinde kaç kez resmi gezi düzenlemiştir? Erdoğan’ın Katar ziyaretlerinin tam tarihleri nedir?Sabah-atv’nin hisse devri için Erdoğan ve ailesinin Başbakanlık makamının yetki ve gücünü kullanmasının gerekçesi nedir?Basın organlarının satışı/devri hükümet görevi mi?Hükümetiniz, her basın yayın kuruluşunun satışı ve hisse devri için bu tür girişimlerde bulunmakta mıdır?Hükümet olarak 11,5 yıllık iktidarınız döneminde hangi basın yayın kuruluşlarının hisse satışı, devri, el değiştirmesi, sahiplik yapısının değiştirilmesi konusunda girişimlerde bulundunuz?Berat Albayrak’ın, Sabah-atv’nin yüzde 25'inin Ethem Sancak’a devredilebileceğini belirtmesi karşısında, bu konuda hükümet olarak hangi adımları attınız?Bilal, basılmamış Sabah-Takvim’in manşetini nereden biliyor?Dün akşam sosyal medyaya yansıyan bilgilere göre Recep Tayyip Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan’a ait olduğu belirtilen bir konuşmada, 17 Aralık 2013’te başlayan Büyük Rüşvet ve yolsuzluk Operasyonu sonrasında hükümet yanlısı yayın yapan gazetelerin 18 Aralık 2013’te hangi manşetle çıkacağını anlatılmaktadır. Bilal Erdoğan, bir gün sonra Takvim gazetesinin “Vaiz lobisi”, Sabah gazetesinin ise “Kaset olmadı dosya verelim” manşetiyle çıkacağını nereden bilmektedir?Bilal Erdoğan’ın ertesi gün bu iki gazetenin çıkacağı manşeti söyledikten sonra, “Onlar tamamen hazır babacığım, şu an sizin talimatlarınızı bekliyorlar. En tepeden vurmaya başlayacaklar” demesinin gerekçesi nedir? Sabah-atv ve diğer yandaş gazetelerin manşetlerini Recep Tayyip Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan veya görevinizden dolayı siz mi belirliyorsunuz?Görüşmede Bilal Erdoğan’ın sözünü ettiği “Bunlar haddini bilecek. Bitecek bu iş artık, ün üstüne gidene kadar bir şey yapılması lazım” dediği kişiler killerdir? Bu kişilere yönelik hükümetinizin bir eylem planı var mıdır, içeriği nedir?Atılacak adımlar görevden almalar mıydı?Recep Tayyip Erdoğan’ın 18 Aralık 2013’ün ilk saatlerinde yapıldığı belli olan bu telefon görüşmesinde söylediği “Bugün atılacak adımlar var zaten, iş epey şeye girecek” dediği adımlar hangileridir? 17 Aralık savcılarının, İstanbul İl Emniyet Müdürü ile İstanbul TEM, KOM Ve İstihbarat şubelerinin dağıtılması da söz konusu “atılan adımlar”dan mıdır?MİT, yandaşa bilgi mi sızdırıyor?Bilal Erdoğan’ın yandaş gazete yöneticileri için aktardığı “hele bir de bize biraz malzeme gelse MİT’ten” yakınmasını dile getirmesi karşısında MİT’ten yandaş basın kuruluşlarına bilgi-belge, istihbarat akışı başladı mı? MİT’in görevleri arasında hükümetin yandaşlarına bilgi-belge, istihbarat  aktarmak da bulunuyor mu? Bu yasadışı talep ve işlem karşısında hangi idari önlemleri aldınız? Bu kapsamda görevini kötüye kullandığı saptandığı için ceza verilen MİT personeli var mıdır, varsa bunların sayısı ve 10 yıl içerisinde yıllara göre dağılım nedir?MİT görevini iyi yapamıyor mu?Bilal Erdoğan’ın MİT’ten yandaş basına bilgi aktarılması talibi üzerine Recep Tayyip Erdoğan’ın “Bakacağız, bizden malzemeye daha çok ulaşıyor işte” tepkisi , MİT’in görevini yeterince iyi yapamadığı, basının istihbarata daha çabuk ve etkin ulaştığı anlamına mı gelmektedir?MİT, Tivnikli-Fatih Saraç telefon kaydına niye bakıyor?Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı üzerine Abdullah Tivnikli ile Fatih Saraç’ın geçmişte yaptıkları kimi telefon görüşmelerinin kaydının MİT tarafından çıkartılarak Tivnikli’ye teslim edildiği doğru mudur?MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın özel kalem müdürünün ismi Edip Ali Y. mudur?MİT Özel Kalem Müdürü ile Tivnikli’nin bu amaçla sık sık telefonda görüştükleri doğru mudur?Abdullah Tivnikli ile Fatih Saraç’ın hangi tarihler arasındaki telefon kayıtları çıkarılmış ve nerede, ne zaman, kim tarafından kime, hangi yöntemle, nasıl teslim edilmiştir?Herkesin telefonu mu takip altında?MİT Müsteşarlığı, Türkiye’de yaşayan herkesin iletişimin izleyip takip mi etmektedir? Fatih Saraç’ın geçmiş aylara dönük telefon kaydının çıkartılarak bir başkasına (Abdullah Tivnikli) özel işleri için teslim edilmesi nasıl mümkün olabilmiştir?Türkiye’de kaç kişinin benzeri biçimde tüm iletişim kayıtları kaydedilmektedir? Bu kayıtlar ne kadarlık bir süre için MİT arşivinde tutulmaktadır? Söz konusu kayıtlar imha ediliyor mu, ne zaman, hangi kişilerce hangi yöntemle imha ediliyor?MİT, AKP karşıtı herkesi mi takip ediyor?Recep Tayyip Erdoğan, kabine üyeleri veya AKP aleyhine konuşan herkesin iletişimi MİT tarafından tespit mi edilmektedir? Bu genel ve milyonlarca insanı ilgilendiren izleme-takip işlemi hangi mevzuata dayanılarak yapılabilmektedir? Buna izin veren merci/makam kimdir, iznin tarih ve sayısı kaçtır?Gelmeyen Sayıştay raporlarıDün akşam sosyal medyaya yansıyan bilgilere göre Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan ile AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli arasında Sayıştay raporlarının TBMM’ye gönderilmemesi ile ilgili olarak yapılan görüşmede, “TBMM’ye iyi ki gelmedi. Çünkü raporlar çok berbat. Yani hükümeti ciddi anlamda… Var ya bu raporlar gelmiş olsaydı…” demesinin gerekçesi nedir?Meclis’te duman ederlerdi?Bu sözler üzerine Hasan Doğan’ın “bizi Meclis’te duman ederlerdi” demesinin gerekçesi nedir? Raporlarda yer alan usulsüzlük ve yolsuzlukların üzerinin örtülmesi amacıyla mı hükümetiniz Sayıştay raporlarının TBMM’ye gönderilmemesi için düzenleme yaptı?Canikli’nin Sayıştay’ı kastederek “Hepsi bizim adamımız baktığınız zaman” demesinin gerekçesi nedir? Sayıştay anayasal, bağımsız bir kurum değil midir? Sayıştay üyelerinin seçiminde, denetçi alımında AKP hükümetine bağlılık gibi özellikler mi arıyorsunuz?Canikli’nin sözünü ettiği “Sayıştay 2013 raporlarındaki müthiş şeyler” nelerdir?İleride herkesi mahkemede süründürürlerBaşbakanlık Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’ın “İleride herkesi mahkemede süründürürler” dediği hükümet yolsuzluk ve usulsüzlükleri midir? İleride mahkemelerde yargılamaya konu olacak AKP hükümeti, Bakanlar Kurulu üyelerinin iş ve işlemleri nelerdir? Bu konularla ilgili idari inceleme yapılması talimatı verdiniz mi verecek misiniz?Bağımsız teftişler geri mi gelecek?Bakanlık teftiş kurullarının kaldırılarak, dışardan ‘bağımsız’ denetim yapılmasının yanlış olduğunu ısrarla savunan CHP’nin haklılığının ortaya çıkması karşısında Canikli’nin de sözün ettiği biçimde “eski sisteme dönüşü” ne zaman sağlayacaksınız? Bağımsız teftiş kurullarının yeniden kurulması için Canikli’nin “acilen başlamamız lazım” dediği çalışmalar hangi aşamadadır?Babacan, Rıza Zarrab için girişimde bulundu mu?Zarrab'ın, Happani'ye 'Senin verdiğin rapor vardı ya, o raporu verdim, incelemiş... Euro olarak diyor ki aldıklarımızda bir 10 kağıt daha aşağı aldım diyor' ifadelerini kullanması karşısında 17 Aralık 2013 tarihinde kamuoyuna yansıyan büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında bakanlık olarak Ali Babacan kamu maliyesi ve düzenleyici kuruluşları nezdinde herhangi bir girişimde bulundu mu, girişimleri var ise akıbetleri ne olmuştur, hangi sonuçları aldı?Süleyman Aslan’a “2 milyon” incelemesiBu telefon görüşmesinde Happani’nin 'Hesabı kitabı belli hangi tarihte ne verdiğimiz belli bizim. Önüne koymak lazım' demesi üzerine, Zarrab’ın 'Süleyman'a vermişiz ona geçmişizdir' karşılığını vermesi ve Happani’nin de 'Zaten iki milyon Süleyman'a verdiğimiz para...' diye konuşması karşısında 17 Aralık’ta tutuklanan ve 14 Şubat 2014’te salıverilen, tutuklandığında Halk Bankası Genel Müdürü olan Süleyman Aslan hakkında bu konuşmalar sonrasında Ali Babacan inceleme talimatı verecek mi, inceleme/araştırma talimatı verdiyse sonucu ne olmuştur?Babacan, MASAK’a başvurdu mu?Tutuklandığında evinde ayakkabı kutuları içinde 4,5 milyon dolar nakit para çıkan ve salıverildikten sonra Halkbank Yönetim Kurulu üyesi yapılan Süleyman Aslan’ın kişisel para trafiği ile ilgili olarak karaparanın aklanması kapsamında inceleme yapılması amacıyla Ali Babacan Mali Suçları Araştırma Kurumu’na (MASAK) başvurdunuz mu? Başvurdunuzsa sonucu ne olmuştur?MASAK niye harekete geçmedi?MASAK’ın bu tür bir gelişmeyi kamuoyundan öğrenir öğrenmez kendiliğinden harekete geçmesi gerekmiyor mu? MASAK bu konuda herhangi bir inceleme başlatıp, size ve bağlı/ilgili  kurumlarınıza 17 Aralık operasyonu ile ilgili olarak herhangi bir talepte bulundu mu, bilgi aktardı mı? Size ulaşan MASAK talebi varsa hangi yanıtı verdiniz, hangi işlemleri yaptınız?
İsrail Refah'ı Vurdu
İsrail ordusu Gazze'nin güneyindeki Refah'ta yedi ayrı noktayı vurdu. Mısır arabuluculuğunda İsrail ile İslami Cihad arasında ateşkes görüşmelerinin sürüp sürmediği konusunda ise çelişkili bilgiler geliyor. 13 Mar 2014 Güncelleme 16:45 TSİ | Konular İsrail, Orta Doğu, Filistin İsrail'de yayınlanan Yediot Ahranot gazetesinde İsrail ordusuna dayanarak verilen habere göre İsrail, İslami Cihad ile ateşkes görüşmesi yapmıyor. Haberde İsrailli kaynağın 'Biz huzur içinde olursak Gazze de olur' dediği yer aldı. İslami Cihad'ın üst düzey yetkilileri daha önce tarafların Mısır arabuluculuğunda bir ateşkes anlaşmasına vardığını duyurmuştu. Meyadin TV’ye konuşan İslami Cihad Genel Sekreteri Ramazan Şallah 'Mısırlı kardeşler bizimle irtibata geçti. Bir çok kere bozulmasına rağmen düşman uyarsa bizde uyarız dedik. Düşman sözünde durmadı. Biz 2012'de Mısır aracılığında anlaşmayı teslim olmak için imzalamadık.' dedi. Şallah Gazze'deki Hamas yönetimi ile de birlikte hareket ettiklerini, Gazze içinde İsmail Haniye ile, dışarıda da Halid Meşal ile irtibat halinde olduklarını söyledi. Genel Sekreter, 'Biz Hamas'la savaş ve barışta ortağız. Beraber savaştık beraber anlaştık.' ifadesini kullandı. İsrail Mısır'dan cesaret aldı Al Jazeera Türk'e konuşan Hamas sözcüsü Muşir Mısri de İsrail’in Mısır’dan cesaret alarak Gazze’ye saldırdığını, ateşkesi sağlamanın Mısır'ın sorumluluğu olduğunu söyledi. Mısri 'İsrail daha önceki anlaşmalarına uymadı. Mısır ile İslami Cihad arasında görüşmeler vardı ama İsrail anlaşmaya rağmen saldırdı' diye konuştu. Mısri Filistinlilerin 'buna rağmen' anlaşmaya bağlı kalacağını söyledi. Al Jazeera’ye konuşan Hamas’ın bir diğer sözcüsü Fevzi Berhum ise, Mısır’ın İslami Cihad ve İsrail ile gerginliğin yatıştırılması için görüştüğünü doğruladı. Mısır'ın Hamas ile görüşmediğini söyleyen Berhum, “Ateşkes görüşmeleri devam ederken İsrail Refah'ı vurdu” dedi. Mısır, Hamas’ın ülkedeki bütün faaliyetlerini yasakladığı için Hamas ile temasa geçmiyor. İsrail Kanal 2 televizyonu ise Katar'ın da ateşkes görüşmeleri için devreye girdiğini açıkladı. Saldırı sırasında Batı Şeria'da İngiltere Başbakanı David Cameron ile görüşen Filistin Yönetimi Başkanı Mahmut Abbas da İsrail saldırılarını kınadı. İslami Cihad: Karşılık vereceğiz Al Jazeera'ye konuşan İslami Cihat sözcüsü Velid Hallas ise İsrail'e karşılık vereceklerini söyledi. Hallas, “İsrail bugüne kadar yaptığı hiçbir anlaşmaya uymadı. Her zaman anlaşmaları ihlal eden taraf oldu. Katil siyonist düşmanla aramızda sürekli ve ucu açık bir çatışma var, bu bitmeyecektir de” dedi. Hallas, Türkiye gibi diğer İslam ülkelerinden de destek beklediklerini belirtti. Hallas, “Siyonist İsrail’in dayandığı bir taraf var, kendisini kucaklayan Batı ve Amerika var. İsrail onlardan aldığı destekle bize saldırıyor, çocukları öldürüyor, evlerimizi yıkıyor, topraklarımızda yerleşim birimleri kuruyor. Dolayısıyla diğer Arap ülkeleri kardeşlerimiz de Filistin halkını bu mücadelesinde yalnız bırakmamalıdır. Her türlü desteği, her türlü yardımı bu azgın düşmana karşı Filistinli kardeşlerinden esirgememelidir” şeklinde konuştu. Mısır Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Bedir Ebu Ati de, Gazze’ye yönelik İsrail saldırısını kınadıklarını açıkladı. Başta Aşkelon ve Aşdod olmak üzere Gazze'den atılan füzelerin hedefindeki İsrail kentlerinde alarm verildi. İsrail ordusu 'Demir Kubbe' adlı füze kalkan sisteminin Gazze'den atılan füzeleri durdurduğunu açıkladı. Güvenlikten sorumlu bakanlarla toplantı yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, İsrail ordusunun Gazze’den atılan füzeleri durdurmak için operasyon hazırlığı yaptığını açıkladı. Gazze'deki Hamas yönetimi ise İsrail’e 'aptalca bir davranışa' girişmemesi uyarısı yaptı ve uluslararası camia ile Arap ülkelerine Gazze ile ilgili yükselen gerilimi durdurmaları çağrısında bulundu. Lieberman'dan işgal ısrarı İsrail Dışişleri Bakanı Avigdor Liberman da daha önce, 'Gazze’den İsrail’in güneyine 120’den fazla roket atılmasının ardından Gazze’yi yeniden işgal etmekten başka çözümün olmadığını' söylemişti. Netanyahu'nun İsrail'in güneyini hedef alan füze saldırılarına cevabının 'çok sert' olacağını açıklamasından sonra savaş uçakları Gazze'de İslami Cihad'a ait iki askeri kamp dahil 29 hedefi bombalamıştı. Al Jazeera kaynaklarına göre, İsrail savaş uçakları Gazze'nin güneyindeki Refah kentinde ve kuzeydeki Beit Lahia'da İslami Cihad'ın iki askeri kampını bombaladı. Silahlı grupların daha önce kampı terk etmiş olmasından dolayı uçakların saldırısında ölen ya da yaralanan olmadı. İsrail Savunma Kuvvetleri'nden yapılan yazılı açıklamada, Çarşamba akşamı Gazze’den İsrail'e yapılan füze saldırılarına karşılık, İsrail Hava Kuvvetleri tarafından Gazze’deki 29 noktaya hava saldırısı düzenlendiği duyuruldu. Gazze'den füze saldırıları, İsrail'in bir gün önce bölgeye düzenlediği saldırıyla İslami Cihad üyesi üç kişiyi öldürmesi üzerine başlamıştı. “Teslim olmayı imzalamadık” İran’ın 2. Kanalı’na konuşan İslami Cihad Hareketi Lideri Ramazan Şallah ise “Gazze’ye saldırılarını devam ettiren Siyonist düşmanla ateşkes anlaşması imzaladık, teslim olmayı imzalamadık” dedi. Şallah, İsrail saldırısına verilen karşılığın basit olduğunu daha sert bir karşılık vereceklerini de belirtti. Abbas’tan çağrı Filistin Yönetimi başkanı Mahmud Abbas, Gazze’ye hava saldırısı düzenleyen İsrail’e tansiyonu düşürmesi çağrısı yaptı. Al Jazeera’nin Gazze muhabiri Vail Dahduh, Gazze’de ortamın çok gergin olduğunu, halkın evlerine kapandığını ve birçok Filistinli direniş grubunun muhtemel saldırılara karşı teyakkuzda olduğunu söyledi. Kaynak: Al Jazeera, AFP ve Reuters