onedio
Görüş Bildir
Depresyonla Mücadele Eden Bir İnsana Asla Söylememeniz Gereken 8 Yıkıcı Cümle
Psikolojik rahatsızlıklar genellikle kişinin iyileşmesi için harekete geçmesini son derece zorlaştırır. Bununla yaşamak zorunda kalmamış biri için bu mücadeleyi anlamak epey zordur, bu yüzden insanlar, doğru niyetlerle bile çoğu zaman yanlış şeyler söylüyorlar. Bu durumda, bu tür zorluklarla mücadele eden yakınlarınızı desteklemek için kelimelerinizi akıllıca seçmeniz önemlidir. Bu içeriğimizde depresyon gibi zorlu bir rahatsızlığı olan birine asla söylememeniz gereken sekiz cümleyi derledik, gelin hep birlikte göz atalım...
Evlenmeden Önce Psikolojik Testler Yapılsın!
Her konuda denetimi esas kabul ediyoruz. Mesela araba sürmek için ehliyete, ehliyet için basit sağlık testlerine tabi tutuluyoruz. İşe alımlarda test veya mülakatlarla liyakati ölçüyoruz. Yarışmalara kabul edilmek için bile ciddi bir denetim var. Fakat iş evlenmeye gelince salt duygu merkezli veya gelenek, kurallar güdümlü hareket ediyoruz. Aslında evlilik konusu buraya attığım başlıktan daha derin.
Leonardo Da Vinci’nin Mona Lisa’sı Hatalı mıydı?: Siz de Hatalısınız! Çünkü Hatalı Olduğunuzu Düşünüyorsunuz
Da Vinci, “mükemmelliyetçi” bir sanatçıdır ve insan anatomisi üzerindeki çalışmaları ile, Batı sanatının en etkili tablolarından bazılarını ortaya çıkarmıştır. Paha biçilmez olarak kabul edilen Mona Lisa’sı ise, duruş şekli, gülüşü, bakışlarındaki perspektif vs. pek çok açıdan değerlendirilmiştir. Eserin ünlü olmasında Da Vinci’nin tekniği ve başarısının etkisi yadsınamaz. Ama en büyük etken; resimdeki gizemli kadının kim olduğu, ya da bir kadın mı olduğu, alışıldık kadın portrelerinin dışında bir imajının olması, gülüşü ve kaşlarının olmaması ile ilgi çektiği de düşünülmelidir.
Kontrol Etmeyi de Kontrol Etmek İstiyorum
Günlük yaşantımızda karşılaştığımız olayların ve insanların yarattığı duyguları yoğun bir şekilde yaşayabiliyoruz. Bunun üstüne fazla düşünerek, vereceğimiz tepkiyi olumlu yönde kontrol edememek de duygusal açıdan yıkıcı sonuçlar yaratabiliyor.
Reklam
Huzurumuza Engel Olan Dış Sesler! Gürültü Terörü ve Nezaket
etiket
Akdeniz’in kavurucu sıcaklarının sona erdiği ve pikelerimizi üzerimize örtüp serinliğin bir nebze keyfini çıkarmaya çalıştığım bir pazar sabahı 04.00 sularında pencerem açık mışıl mışıl uyurken bangır bangır “canısıııııığğ canısığğğ ömrümüüüün yarısıııığğğ” sesiyle yataktan zıpladım... Bu nasıl bir magandalıktır? İnsan hiç mi düşünmez, saat 04.00 ve insanlar uyuyor!
Mutluluğun Formülü İçimizdeki Çocukla Konuşmak mı?
etiket
Bir sohbette içimizdeki çocuk hakkında konuşurken zihnimin bir köşesinde takılı kaldı. Farklı bakış açılarıyla ele alarak bu yazıda tartışmak istedim. İnsanlar bu konuda ne düşünüyor diye merak ettiğimde öncelikle çevrimiçi bir gözlemle uzlaşılan noktaları derledim.
Reklam
Munch’un Çığlık Tablosu: Son Bir Haftanın Hissettirdiklerini Bir Resimle İfade Edebilir misiniz?
etiket
Bir sanat terapisi kapsamında, bu soruyu soruyor olsaydık, hiç kuşkusuz bu konuda çok özgün resimler ortaya çıkacaktı. Üstelik sanılanın aksine, sanat terapisinde herkesin çizim yeteneğinin olmasına gerek yoktur. Önemli olan, duygularınızı dışa vurmanızı sağlayan çizgiler ve renklerle “saçmalamanızdır.” Yaptığınız resimlerle aranızda kurduğunuz bağ, aslında tanımlanması zor olan duygularınızla da bağ kurmanızı sağlayacağından oldukça faydalı bir yöntem olacaktır.
Reklam
Mutlu Olmak Nedir? SüngerBob Çizgi Filminin Huysuz Ahtapot Karakteri Squidward Bize Mutluluk Dersi Veriyor
Hepiniz SüngerBob çizgi filmini biliyorsunuzdur. Su altındaki bir kasabada bir deniz süngeri, bir deniz yıldızı ve ahtapotun eğlencelerini anlatır. Ancak bu yazının konusu çizgi film değil mutluluk! Evet, çizgi filmin bir bölümünde mutluluğa getirilen eleştiriyi sizin için yazıyorum. Ahtapot Squidward karakteri üzerinden mutluluk nedir ve nasıl mutlu olunur sorusunu gelin hep birlikte cevaplayalım.İyi okumalar dilerim. 😄
Reklam
Herkes Bu Dertten Muzdarip: Aşırı Düşünmeyi Engellemek için Yapmanız Gereken Basit Tüyolar
Düşünebiliyor olmak, var olmanın altında yatan insan zekasının paha biçilemez faaliyetidir. Ancak bu bazılarımızda ve bazı durumlarda kontrolsüz bir eyleme dönüşebiliyor. Bunun adına overthinking (fazla düşünme) sendromu deniyor. Sizinle uzun zamandır overthinking ile mücadele eden '@motivasyonhane' adlı Twitter kullanıcısının paylaşımlarından ipuçları vereceğiz!
Bir Kereden Bir Şey Olmaz Mantığını Yerle Bir Eden "Kırık Cam Teorisi" Nedir ve Türkiye'de Olsa Nasıl Olur?
Kırık cam ya da pencere, Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo'nun 1969 yılında yapmış olduğu bir deneyden esinlenen ve kentsel bozukluk üzerine açıklamalar yapan bir teoridir. Teorinin ilginç yanı aslında bu yazıyı okudukça Türkiye'de ne kadar geçerli bir teori olduğunu fark edecek ve kent yaşamımızı derinden sorgulayacaksınız. Son zamanlarda başta İstanbul olmak üzere Türkiye'de suç oranlarının artışını bu teoriyle açıklamak mümkündür. Yazıyı okuyunca ne dediğimi anlayacaksınız.İyi okumalar dilerim.
Reklam
Yüksek İşlevli Anksiyetesi Olanların "Bunu Kendime Neden Yapıyorum?" Diyeceği Bazı Davranışlar
Toplumumuzda anksiyete sorunu sıklıkla görülen bir rahatsızlıktır. Ancak yüksek işlevli anksiyete, endişe ve kaygı bozukluğunun bir seviye daha üstünü yaşamanıza neden olur. Ruhsal semptomların yanı sıra fiziksel rahatsızlıklar da hastalığa eşlik eder. Bunlar başlıca belirtileri çaresizlik hissi ve aşırı panik ile birlikte seyreden tuvalete sıkışma, huzursuz bağırsak sendromu ve ateş basması olabilir. Diğer yandan bu kişiler farkında olmadan bazı davranış ve düşünceler içerisinde olabilirler. Eğer sizde bu davranışları yaptığınızı düşünüyorsanız bir psikiyatri servisine danışmanızda fayda olabilir!
Narsistle Sağlıklı Yaşamanın Yolları: Narsistle Yaşıyorsanız Şunlara Dikkat Etmelisiniz!
etiket
Narsistin düzelmesini beklemek kumar oynamaktır. Hem de Rus ruleti gibi. Çünkü düzelmesini beklemek en çok size zarar verecektir. Narsistle yaşadıkça silahı kendinize tutmaya devam edersiniz. Narsistin düzelme formülü öyle kolay değil. 4-5 sene devam eden bir terapi alması gerek. Şema terapi bu konuda faydalıdır. Fakat şema terapide uzman bulmak da ayrı bir konu. Uzun terapiler sonrası narsistin düzeleceğinin garantisi yok. Göstermelik terapiye gidiyor da olabilir. Bazı durumlarda narsistler zayıf terapist bulup oradan da beslenmek için de terapiye devam ederler. Terapistleri manipüle etme olasılıkları da vardır. Narsistle yaşamak rutubetli evde yaşamak gibidir. Eviniz var ama başka eve gidemiyorsunuz, ev sürekli rutubet oluyor. Rutubet oldukça temizlersiniz ama orası geçmez, rutubet devam eder. O evde yaşayıp rutubeti soldukça ciğerleriniz zarar görür. Narsistle yaşamaya devam ediyorsanız zarar görmeye devam edeceğinizi aklınızdan çıkarmayın. İyileşme süreçlerinde olsalar dahi, sizlere zarar vermeye devam ederler. “Ben narsistle yaşamak zorundayım ne yapmam gerek” diyenlere ise en az zarar alarak nasıl yaşarsınız onları öğretiyorum. Bazı durumlarda gözlemlediğim kadarıyla mağdurları eğiterek ve güçlendirerek narsistlerin değiştiğini az da olsa gördük. Ama bu durum kalıcı değil ve çok fazla zarar gördüklerine de şahit oldum. Siz değişirseniz onlarda size adapte oluyor. Bu ayrı bir konu başka bir video da onu daha derin anlatacağım.
Ertelemeyi Bile Erteliyoruz! Ertelemeyi Etkileyen Davranışlar ve Yol Açtığı Sonuçlar
etiket
Ertelemek, kelimesi köken bakımından Latince “proscrastinare”, İngilizce procrastination kelimelerinden gelerek karşımıza çıkmaktadır ve yarına bırakmak anlamına gelir. Eski Yunancada “akrasia”, mantığa aykırı davranışlarda bulunmak hatta bir çeşit erteleme hastalığı kalıbında kullanılmaktadır. Akrasia kavramı, ilk olarak Yunan filozofları olan Aristotales ve Sokrates tarafından kullanıldığı bilinmektedir.Erteleyenlerin ertelemeyi bile ertelediğinden, erteleyerek geçen günlerinden ve bunun nasıl alışkanlık haline geldiğinden bahsedeceğim. Ertelemek kavramı, çağımızın yadsınamaz bir gerçeği olmakta. Her birimiz gün içerisinde mutlaka bazı durumları, konuları, etkinlikleri, düşünceleri ertelemekteyiz. Kimi zaman bunu istemeden yapsak da kimi zaman artık ertelemeyi alışkanlık haline getirmekteyiz. Süreç ise bir süre sonra yaşadığımız tüm rahatsızlığa rağmen kontrol edilemez bir boyuta ulaşmaktadır. Daha sistematik ve sorumluluk sahibi olmayı istesek de bir şey buna engel olur ve yine yapacaklarımızın ötelendiği gerçeği ile karşılaşırız.
Reklam