Ben Bipolarım! Bir Bipoların Gözünden Her Yönüyle İki Uçlu Duygu Durum Bozukluğu
Bipolar bozukluk genel tanımıyla, taşkınlık ya da depresyon dönemlerinin olduğu, duygusal iniş çıkışlarla giden, ara dönemlerde hastaların olağan ruh hallerine döndükleri fakat dalgalanmaların yaşam boyu görülebildiği bir ruhsal bozukluktur. Her 100 kişiden 2'sinin muzdarip olduğu bipolar bozukluk günlük yaşamı oldukça zorlaştırmaktadır. Fakat genel olarak bu durumdam muzdarip olan insanlar çevresi tarafından yeteri kadar anlaşılmıyor, davranışlarına gerektiği şekilde yaklaşılmıyor. Uzun süredir bu durumla yaşayan şair ve yazar Rabia Mine, belki birilerine yardımcı olur diye her yönüyle bipolar bozukluğu ele almış.
Meltem Farah Konyalı Yazio: Yaradan Perspektifi mi? Kurban Perspektifi mi?
Hayatta her yaşadığın olay senin bakış açına göre değerlendirilir.Zor bir deneyime kurban perspektifinden baktığında sana acıdan, ızdıraptan başka bir şey hissettirmezken,Yaradan perspektifinden baktığında ise korunursun ya da daha iyi, daha yüce bir alana alınırsın da haberin olmaz, üzülürsün.Bizler öyle küçük bir perspektiften bakıyoruz ki bütünü kaçırıyoruz.Hepimizin rolleri olan hayat sahnesinde bir illüzyon yaşıyoruz, hepsi öğrenmemiz için…Bizi üzen de bizi seven de aynı aslında hepsi öğretmenimiz kimi severek kimi de üzerek öğretiyor.Kimsenin seninle bir alıp veremediği yok.Kurban perspektifinden baktığında seni üzüyor görünse de Yaradan perspektifinden baktığında o sadece diğerleri gibi senin aynan ve senin öğretmenin…Bu kadar seni üzen kişinin senin aynan olduğunu kabul etmenin zor olduğunu biliyorum.Ama bu böyle…Senin eksik yanlarını sana yansıtan bir ayna düşün,Sana değersizliğini fark ettiriyor ki dönüş ve alanını koru diye.Seni eziyor ki ruhunun kul hakkını savunmayı öğren diye.Seni yok sayıyor ki kendini fark et ve varlığını onurlandır diye.Sende ne eksikse onu tamamlıyor.Neye ihtiyacın var?Diğerleri seni tamamlamaya gelecektir.Senin bakış açına göre iyi, kötü yok.
Ercan Altuğ Yılmaz Yazio: Oyunlaştırmanın Dili / Oyunlaştırma Bireyi İncitmeden Motive Etme Sürecidir
Muhtemelen oyun oynayan çocuk denildiğinde aklımıza gelen ilk şeylerden biri ödevleriyle ilgilenmeyen ve saatlerce oyun oynayan bir çocuk portresi ya da işsiz, bekar bir gencin oyun salonundaki bir anıdır. Ancak, istatistiklere baktığımıza şaşırtıcı bir gerçek vardır.Oyunder’in yaptığı araştırmaya göre, tüm dünyada haftalık ortalama oyun oynama süresi 7 saat, oyun oynayanların yaş ortalaması 31’dir. Türkiye’deki aktif oyuncu sayısı 29 milyondur. Benzer olarak, Türkiye Oyun Sektörü 2019 Raporu’na göre ülkemizde kadınların yüzde 42,8’i oyun oynuyor. Türkiye’de yaş grubuna göre en çok oyun oynayan kesim ise % 35 ile 25-35 yaş arası; % 28,6 ile 35-44 yaşların da görülüyor. Bu ne anlama geliyor? Tüm dünyadaki her grup, her yaştan insanlar oyun oynayabiliyor. Bunlar çalışanlar, öğrenciler veya anneler olabilir. Diğer bir deyişle herkes olabilir. Peki, oyunların her yaşı etkileyecek kadar güçlü kılan özellikleri nelerdir?Bu yazımda özellikle oyunun iyi bir şey ya da kötü bir şey olduğunu söyleyemiyorum. Ancak oyunlardan öğrenebileceğimiz bazı önemli hususların olacağını düşünüyorum.
Mehmet Onur Yazio: Duygusal Zekâsı Yüksek Bireyleri Yönetmek
Hibrit çalışma sistemine geçtiğimiz günden itibaren bireysel olarak birçok zorluğa, düzensiz mesai saatlerine, sanal iletişim kanallarında yaşanan alınganlıklara, yanlış anlamalara cesurca göğüs gerdik. Kimilerimiz kolayca adapte olurken kimilerimiz ise hala fiziksel ofis yaşamının hayali ile yanıp tutuşuyor.Farklı karakterlere ve farklı motivasyonlara sahip insanların bir araya geldiği ekiplerde karşınızdaki kişilerin duygu, düşünce ve isteklerini anlamak, ancak kendinizi onların yerine koyarak yani empati kurarak gerçekleşir. Ekibinizdeki duygusal zekâsı yüksek insanlar ile duygu ortaklığı kurmanızı kolaylaştırmanıza yardımcı olmak için, işte duygusal zekâsı yüksek bireyleri tanıma ve yönetme rehberi: