onedio
Görüş Bildir

Müfredat Haberleri

Müfredat ile ilgili tüm haberler, içerikler, galeriler, testler ve videolar Onedio’da. Müfredat ile ilgili son dakika haberleri ve gelişmelerini, yeni içerikleri de bu sayfa üzerinden takip edebilirsiniz.

trend-arrow

Popüler İçerikler

Neden Başaramadık? 10 Maddede Türk Eğitim Sisteminin Bize Yaptırdıkları
Yenilikçi tasarımlara imza atan bir mühendis, milyonların ayakta alkışladığı bir operacı, altın madalya sahibi olimpik sporcu, Nobel ödüllü bir yazar, eserleri Louvre Müzesi`nde sergilenen bir ressam, simge binaların ünlü mimarı olacakken; neden bankada uzman yardımcısı, atanamayan sosyal bilgiler öğretmeni, acilde dikiş atan doktor veya bir özel bir şirkette excel mühendisi olduk. Sebeplerini sizler için sıraladık. İşte Türk eğitim sistemi…
Profesyonel Koçluk Nedir ?
Akademik yayınlardan Journal of Psycology’de Gina Hernez-Broome and Lisa A. Boyce’a göre koçluk artık kurumların gelişiminde en önemli araçlardan bir tanesi. Yine önemli yazarlardan David Peterson’a göre iyi bir koçu, kötü bir koçtan ayıran onun tecrübeleri ve sezgileridir.Uluslararası Koçluk Federasyonu, danışanı kendi kişisel ve/veya mesleki hayatının uzmanı olarak onurlandıran ve her danışanın yaratıcı, becerikli ve bütün olduğuna inanan bir koçluk bakış açısına sahiptir. Bu temelden hareketle, Koç’un sorumluluğu aşağıdaki gibidir:Danışanın gerçekleştirmek istediği şeyi keşfetmek, açıklığa kavuşturmak ve ona uymak,Danışanın kendini keşfetmesini teşvik etmek, Danışanın geliştirdiği çözümler ve stratejiler ortaya çıkarmak,Danışanı sorumlu ve yükümlü tutmak,ICF (Uluslararası Koçluk Fedarasyonu) profesyonel koçluğu, insanların hayatlarında, kariyerlerinde, işlerinde veya organizasyonlarında olağanüstü sonuçlar üretmelerine yardımcı olan sürekli profesyonel bir ilişki olarak tanımlıyor.Koçluk süreciyle, danışanlar öğrenmelerini yoğunlaştırır, performanslarını artırır ve yaşam kalitelerini arttırır. Her toplantıda, danışan görüşmenin odağını seçerken, Koç da dinleyip gözlemler ve sorularla katkıda bulunur. Bu etkileşim anlaşılırlık oluşturur ve danışanı harekete geçirir. Koçluk, danışanların şu an nerede olduklarını ve gelecekte olmak istedikleri yere gelmek için ne yapmak istediklerine odaklanır.ICF üyesi koçlar ve ICF sertifikalı koçlar, sonuçları koç’ların çabalarıyla ve koçluk sürecinin uygulanmasıyla desteklenen danışanların amaçları, seçimleri ve eylemlerin özü olarak kabul eder.Yaşadığımız hayattan daha fazla haz almak uğruna hep bir değişim arzusu enerjisi ile yaşarız. Bu enerjinin anlamlandırılması, belli bir odağa yönlendirilmesi, basit, net ve kolay hale getirilip elle tutulur sonuçlara dönüştürülmesi çoğunlukla zorlayıcı, keşif gerektiren bir süreçtir.Bu süreçte KOÇLUK anlamlandıran; odaklanmayı sağlayan, netleştiren, kolaylaştıran, derinleştiren ve harekete geçiren ilişki çerçevesinin bütünüdür. KOÇ ise bu çerçevenin içinde kişinin hayatının yeni resmini oluşturmasında yol arkadaşıdır.
LYS Hakkında Bilmen Gereken Her Şey
LYS nedir?Lisans Yerleştirme Sınavı (LYS), ÖSYM’nin üniversiteye girmek isteyen adaylar için hazırladığı sınav sisteminin ikinci aşamasıdır.LYS’ye girme koşulu nedir?2014 YGS’ye girmiş olup herhangi bir YGS puanı baraj kabul edilen 180 ve üzerinde olan adaylar 2014 LYS’ye girebilir. LYS’ye girmek isteyen adayların 21-30 Nisan tarihleri arasında kayıt yaptırmaları gerekmektedir.LYS’de kaç sınav var? Hangi günler hangi sınavlara girmem gerekiyor?LYS’de 5 adet sınav bulunmaktadır. Bunların içerikleri ve tarihleri aşağıdaki gibidir.LYS-1, Matematik Sınavı olarak geçmektedir ve 15 Haziran Pazar saat 10:00’da başlayacaktır. Matematik ve Geometri testlerini içerir. MF veya TM puanı ile öğrenci alan programları tercih edecek adayların girmesi gerekmektedir.Tek oturumda gerçekleşecek toplamda 135 dakika sürecektir. Matematik testi 50 sorudur ve 75 dakika sürecektir. Geometri testi 30 sorudur ve 60 dakika sürecektir.LYS-2, Fen Bilimleri Sınavı olarak geçmektedir ve 21 Haziran Cumartesi saat 10:00’da başlayacaktır. Fizik, Kimya ve Biyoloji testlerini içerir. MF puanı ile öğrenci alan programları tercih edecek adayların girmesi gerekmektedir.Tek oturumda gerçekleşecek toplamda 135 dakika sürecektir. Fizik, Kimya ve Biyoloji testlerinden her biri 30 sorudan oluşmaktadır ve cevaplama süreleri 45er dakikadır.LYS-3, Edebiyat-Coğrafya Sınavı olarak geçmektedir ve 22 Haziran Pazar saat 10:00’da başlayacaktır. Edebiyat ve Coğrafya-1 testlerini içerir. TM ve TS puanı ile öğrenci alan programları tercih edecek adayların girmesi gerekmektedir.Tek oturumda gerçekleşecek toplamda 120 dakika sürecektir. Edebiyat testi 56 sorudur ve 85 dakika sürecektir. Coğrafya-1 testi 24 sorudur ve 35 dakika sürecektir.LYS-4, Sosyal Bilimler Sınavı olarak geçmektedir ve 14 Haziran Cumartesi saat 10:00’da başlayacaktır. Matematik ve Geometri testlerini içerir. TS puanı ile öğrenci alan programları tercih edecek adayların girmesi gerekmektedir. Tek oturumda gerçekleşecek toplamda 135 dakika sürecektir. Tarih, Coğrafya-2, Felsefe Grubu ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi testlerini içerir. Tarih testi 44 sorudur ve 65 dakika sürecektir. Coğrafya-2 testi 14 sorudur ve 20 dakika sürecektir. Felsefe Grubu ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi testi 32 sorudur ve 50 dakika sürecektir. İstisnai olarak lisede Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden muaf olan veya farklı müfredat ile okuyan öğrenciler Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile ilgili soruları çözmeyecek onun yerine Felsefe Grubu sorularından 8 ek soru çözeceklerdir.Adayların kendilerine ait olmayan gruptaki soruları çözmeleri onlara ek puan getirmeyecektir. LYS-5, Yabancı Dil Sınavı olarak geçmektedir ve 15 Haziran Pazar saat 14:30’da başlayacaktır. İngilizce, Almanca ve Fransızca testlerini içerir. DİL puanı ile öğrenci alan programları tercih edecek adayların girmesi gerekmektedir.Tek oturumda gerçekleşecek toplamda 120 dakika sürecektir. Aday sadece başvurusunda bildirdiği tek bir testi yapacaktır.  Dil testi 80 sorudur.Bu sınavların ağırlıkları nelerdir?LYS’nin ağırlığı ham puan içerisinde %60’tır. Her puan türü için LYS’deki testlerin ağırlığı değişmektedir. Testlerin ağırlıkları hakkında detaylı bilgi edinmek için buraya tıkla. LYS puanlarım nasıl hesaplanıyor? Yerleştirme puanı nedir?LYS puanları ham ve yerleştirme puanı olarak ikiye ayrılır. Ham puan YGS ve LYS’de yaptığınız netler üzerinden hesaplanır. En büyük LYS ham puanı 500, en düşük LYS ham puanı ise 100’dür. Adayın bir alandan (MF, TM, TS veya DİL) LYS puanının hesaplanabilmesi için o puan türüne ait testlerden en az ikisinden 0.5 net yapmalıdır.İpucu! LYS tahmini puanlarını hesap makinemizi __kullanarak hesaplayabilirsin.İpucu! LYS programlarında girmeyi düşündüğünüz bütün testlerden en az yarımşar net yapmak normalde girmeyeceğiniz alanını puanını çok yükseltecektir. Örneğin, bir MF adayının LYS-1 ve LYS-2’ye girmesi gerekmektedir. TM ile iki ortak testi olduğu için TM puanı da hesaplanmaktadır. Eğer aday LYS-3’e de girer ve oradaki testlerden de yarımşar net yaparsa TM puanları LYS-3’e girmediğinde alacağından çok daha yüksek olacaktır.Uyarı! YGS puanları LYS puanları için bir gösterge olsa bile YGS puanları bir LYS puanını hesaplamakta kullanılamaz.Yerleştirme puanı ise ham puanın üzerine eklenen okul başarısıdır. Adayın okul not ortalaması kullanılarak adaya 30 ila 60 puan arasında bir başarı puanı eklenir. Böylece en yüksek yerleştirme puanı 560 olurken en düşük yerleştirme puanı 130 olur.Uyarı! Aday bir önceki sene bir programa yerleşmiş ise okuldan gelen başarı puanının sadece yarısını alır. Diğer bir deyişle bu adaylar yerleştirmede 115 ile 530 puan arası almaktadırlar.Ek puan nedir?Ek puan ise özel başarısı olan adaylara (ör. TÜBİTAK başarısı) veya teknik liselerin ve meslek liselerinin ilgili programlarına (ör. İmam Hatip Lisesi – İlahiyat, bütün programlar için ÖSYS kılavuzu Tablo 3A’ya bakabilirsiniz) geçişlerinde uygulanır. Okul birincilerine ise bazı programlarda özel kontenjan ayrılır. Ayrıca sanatta ve spor dallarında üstün yetenekli adaylar için de istisnalar bulunmaktadır.Uyarı! Okul birincileri sadece mezun oldukları sene girdikleri sınavda okul birincisi kontenjanından yararlanabilirler.Baraj puanı nedir?Baraj puan adayın çoğu 4 yıllık lisans programlarına girebilmek için ilgili puan türünden almaları gereken en az puandır. LYS programları için baraj 180 puandır.Yerleştirmede meslek lisesi çıkışlı adaylara ek puan verilen lisans programları ile Teknoloji, Sanat ve Tasarım, Turizm Fakülteleri lisans programlarının M.T.O.K. kontenjanlarını tercih edebilmek için veya yerleştirmede meslek lisesi çıkışlı adaylara ek puan verilen programlar dışındaki lisans programlarını tercih edebilmek için LYS’den barajı aşmak gerekmektedir.Uyarı! Adaylar LYS’de barajı geçemeseler bile YGS puanı ile öğrenci kabul eden programlara başvurabilirler.Uyarı! Bazı 4 yıllıklar (Yüksekokullar) YGS puanı ile öğrenci kabul ettiklerinden LYS baraj puanı bu programları etkilemez.Kontenjan nedir? Taban puan nedir? Başarı sırası nedir?Kontenjan bir programın almayı taahhüt ettiği aday sayısıdır. Örneğin; Galatasaray Üniversitesi Hukuk programının 2013’teki kontenjanı 26'dır.Uyarı! 2014 yılı için kontenjan değişiklikleri temmuz ayının başında yayınlanacaktır ve sitemizde güncellenecektir.Taban puan bir programın en son sırada aldığı adayın programa ait olan puan türünde aldığı puanı gösterir. Örnek verecek olursak 2013 yılında Galatasaray Üniversitesi Hukuk programı TM-2 puanıyla 26 kişi almıştır. Programın aldığı 26. kişinin TM-2 puanı olan 524.63928 o programın taban puanıdır.Adayların puanları hesaplanırken aynı zamanda her puan türü için sıralamaları da hesaplanır. Başarı sırası bir programın ait olduğu puan türünde en son aldığı adayın kaçıncı sırada olduğunu gösterir. Aynı örneği kullanarak Galatasaray Üniversitesi Hukuk programına 26. sıradan giren aday TM-2 puan türünde 87. olmuştur. Programın başarı sırası da 87’dir.İpucu! Hesap makinemiz __puanın yanı sıra sıralama da vermektedir.Uyarı! Her sene için taban puanlar ve başarı sıraları değişiklik gösterir. Örneğin bir sene 300 puanla alan bir programın başarı sırası 90 bin iken diğer bir sene başarı sırası yine 90 bin civarındayken taban puanı 280 binler olabilir.İpucu! Sonuçlar açıklandıktan sonra bir önceki senenin taban puanı yerine başarı sırası ile karşılaştırmak daha doğru sonuçlar verecektir.İpucu! Bütün programların kontenjanları, taban puanları ve başarı sıralarını incelemek için sitemizdeki Tablo 4’e __bakabilirsin.LYS’ye nasıl hazırlanacağım? Programların taban puanları belli ama o puanlara erişebilmem için kaç net yapmam gerekiyor? LYS’ye hazırlanmak için Faydalı Bilgiler bölümünde Üniversiteye Hazırlanırkenkategorisindeki yazılara göz atabilirsin.Bunun dışında LYS’ye hazırlanmak için Akıllı Çalışma Sistemi’nden faydalanabilirsin. Akıllı Çalışma Sistemi netlerini arttırabilmen için en hızlı yollardan biri. Ayrıca Akıllı Çalışma Sistemi’nin içerisinde 8.000’in üzerinde soru bulunuyor.Bunun yanı sıra LYS programlarının kaçar net istediğini öğrenmek istiyorsan KAÇ NET’i kullanabilirsin. KAÇ NET binlerce LYS programı için hangi testlerden kaçar net yapman gerektiğini gösterir.Ayrıca her zaman için Soru bölümünden bize ve diğer üyelere aklındaki soruları sorabilirsin.LYS sonuçları ne zaman açıklanır? Tercih dönemi ne zaman?Belli bir süresi olmamasına rağmen ÖSYM sonuçları sınavların bitiminden yaklaşık bir hafta on gün kadar sonra açıklamaktadır. Tercih dönemi LYS sonuçları açıklandıktan yaklaşık bir hafta sonra başlar ve on gün kadar sürer. Ondan yaklaşık bir hafta sonra da adayların hangi programlara yerleştiği belli olur.2013 yılında son LYS 23 Haziran’da yapılmış olup 1 Temmuzda LYS sonuçları açıklanmıştır. Tercih dönemi 8-18 Temmuz arası gerçekleşmiş olup yerleştirme sonuçları 25 Temmuz’da açıklanmıştır.Kaç tercih hakkım var? Belli bir sıralama yapmam gerekiyor mu? Puanlarını tutturduktan sonra istediğim tercihe yerleşebilir miyim?Aday tercih listesine en fazla 30 program ekleyebilir ve bu programları kendisi için önem sırasına göre yukarıdan aşağıya doğru sıralamalıdır. Aday puanının tuttuğu ilk tercihine yerleştirilir. Örneğin aday 5 tercih yapmış ve 2., 4. ve 5. tercihlerine girmeye hak kazanmışsa 2. tercihine yerleştirilir. İpucu! Tercih listeni en doğru şekilde oluşturmak için TUTAR MI?’yı __inceleyebilirsin.YGS ve LYS sonuçlarımı paylaşmanın en güvenli yolu nedir? ÖSYM internet şifremi rehber öğretmenime vermem güvenli mi? Kontrol kodu nedir?ÖSYM, internet şifrelerinin rehber öğretmenler dahil olmak üzere kimse ile paylaşılmaması konusunda adayları ciddi bir şekilde uyarmaktadır. Rehber öğretmenlerin adayın şifresini çalmaları beklenmez ama aday şifrelerini adayın kendisi kadar sıkı korumayabilirler.ÖSYM sınav sonuçlarının başkalarıyla güvenli bir şekilde paylaşılması için kontrol kodu uygulamasını geliştirmiştir. Sınav sonuç belgelerinin en altında yazan bu kod ile adayın internet şifresini paylaşmadan sonuç belgesini paylaşmasını mümkün kılmaktadır.Ayrıntılı bilgi için ilgili yazımızıokuyabilirsin.Uyarı! ParlakBirGelecek bazı ürünleri (ör. KAÇ NET, TUTAR MI) için adayın kontrol kodunu istemektedir ama sitenin hiçbir yerinde adayın ÖSYM internet şifresi istenmemektedir.Puanım tercih listemdeki hiçbir programa yetmezse ve hiçbir yere yerleşemezsem ne olur?Aday ek yerleştirmede tekrar tercih yapabilir veya bir sonraki sene sınava tekrar girebilir.Ek Yerleştirme nedir? Ne zaman başlar?Yerleşemeyen adaylar ek yerleştirme dönemde ilk tercih döneminde tercih edilmediği için boş kalan, tercih edip de yerleşen adayların kayıt yaptırmadığı için boşalan kontenjanlar ile yeni açılan programlar için tekrar tercih yapabildikleri dönemdir. Ek yerleştirme dönemi, o seneki tercih ve yerleştirme dönemi bittikten sonra başlar, 2013 yılında Eylül sonuna doğru gerçekleşmiştir.Eğer bu sene bir yere yerleşirsem seneye sınava tekrar girdiğimde bir kaybım olur mu? Peki ya yerleştiğim programa kayıt yaptırmazsam?Aday kayıt yaptırmış olsun veya olmasın bir önceki sene bir yere yerleştiyse okul başarısından gelen puanı 50% oranında kesintiye uğrar. Bir programa yerleşip kayıt da yaptırdıktan sonra başka bir programa geçmek istersem tekrar sınava mı girmem gerekir?Üniversite öğrencileri belli koşullar altında sınava girmeden yatay geçiş ile başka programlara geçebilirler.İki yıllık bir programdan dört yıllık bir programa tekrar YGS ve LYS’ye girmeden geçmek mümkün müdür? İki yıllık program mezunları veya mezun olma aşamasında olan öğrenciler bazı programlar için dikey geçiş sınavı ile dört yıllık programlara YGS veya LYS’ye girmeden kaydolabilirler.
Üstün Yetenekli Çocukların Aile Eğitimi
Bakanlığın üstün becerili çocukların belirlenmesine yönelik, aileler için hazırladığı eğitim programıyla, üstün becerinin yalnızca genel zeka ile hudutlu olmadığı anlatılacak. Yüksek akademik muvaffakiyet, bulgu ve buluş, yaratıcı davranışlar, öncülük, ilişkilerdeki başarı, sanatsal ve sportif yeteneklerin de üstün beceri özelliği olabileceği belirtildi. Çocuklarının, “parlak çocuk” mu, yoksa “üstün yetenekli çocuk” mu olduğunun ayrımını daha kolay yapabilmeleri için ailelere örnekler anlatılacak. Parlak çocuğun “alakalı, eğilimli, çok çalışır, kolay öğrenir, akranlarından keyif alır, ezberci, uyanık”; üstün yetenekli çoğun ise “meraklı, zihni ve fiziksel olarak katılımcı, testlerde iyi, zati bilen, yetişkinleri seçenek eden, iyi düşünücü, sinsi bir gözlemci” olduğu vurgulanacak. Olumsuz yargılama yapmayın Eğitimlerde, üstün kabiliyetli çocuklarla alakalı yaygın yanlış bilgilere dikkat çekilerek, bu vaziyetin çocuklar üzerindeki negatif tesirleri ifade edilecek. Üstün kabiliyetli çocuklar ile ilgili, “yardım almaksızın kendi yollarını kendilerinin bulduğu, disipline faktörün diğer çocuklardan daha zor olduğu, akademik, fiziksel, toplumsal ve duygusal açılardan eşit geliştikleri, onlar için fazladan bir eğitime ihtiyaç olmadığı, yetiştirmenin kolay olduğu, egoist ve ben merkezli olduğu, büyük kafalı ve çelimsiz oldukları” şeklindeki yanlış inançların ve algıların gerçeği yansıtmadığı ifade edilecek. Üstün becerili çocukların da kendileri için eğitime, gelişime ve psikolojik desteğe ihtiyaç duyacakları belirtilecek. Program dahilinde, ayrı olarak üstün kabiliyetli çocuğa sahip olmanın negatif bir mana içermediğinin altı çizilerek, ailelere, negatif yargı kalıplarının bu çocukların kendilerini gizlemelerine, özelliklerini göstermemelerine ve hem de ergenlik çağlarında kabiliyet ve zeka düzeylerine uygun olmayan okul başarısı göstermelerine kapı aralayabileceği anlatılacak. Bu çocukların etiketlenmesinin daimi olarak üstün kabiliyetli olduğuna ait bir değerlendirme yapmasına kapı aralayacağı ile ilgili da ikazlarda bulunulacak. Ailelere üstün yetenekli çocuklarıyla başa çıkabilmenin yolları da aktarılacak, bu çocuklara Türkiye’de nasıl bir eğitim verildiği, nerelerde eğitim alabildikleri konularında da aileler bilinçlendirilecek. “Yeter artık” diye cevaplamayın Üstün yetenekli çocuğu olan ailelere ayrıca şu tekliflerde bulunulacak: “Çocukların pozitif istikamette gelişmeleri için okulla işbirliğinde bulunun. Okuldaki etkinlikleri hanede de sürdürün. Çocuğunuzun okuma, müzik, şiir, düşüncelerini tartışma ve kendini dile getirme maharetlerini geliştirmesi üzerinde ehemmiyetle durun. Çocuğunuza bol bol kitap okuyun. Sağlam bir öğrenme temeli kazanması için müzelere, tarihi yerlere, sanat galerilerine gibi yerlere götürün. Çocuğunuzun suallerine ‘yeter artık’ şeklinde cevaplamayın. Tüm suallerine elden geldiğince cevap verin. Tüm yaşantısını aşırı biçimde yönlendirmekten kaçının. Gerektiğinde profesyonel birinden yardım alın.” Ailelere çocuğunun yaşantısını zenginleştirmek için yapabileceği etkinliklerden de örnekler verilecek. Çocuklarıyla tabiatla ilişki kurmaları, aile ve grup etkinlikleri yapmaları, hobi kazanmaları istikametinde yardımcı olmaları teklifinde bulunulacak. Diğer taraftan, program için hazırlanan kitapçıkta, eğitim sisteminde uygulanan müfredat programlarının, normal talebelerin öğrenme kapasiteleri göz önünde bulundurularak hazırlandığı için üstün yetenekli çocukların ihtiyaçlarına cevaplayamadığı kaydedildi. Bu yüzden bu çocukların kimi tedbirler alınmadığı takdirde çeşitli olumsuzluklar yaşayabildikleri, normal sınıfta kendi özelliklerine ve ihtiyaçlarına uygun bir atmosfer bulamayabildikleri dile getirildi. Üstün yetenekli çocuklar Aile Eğitimi Üstün yeteneklilerin ailelerine eğitim nasıl olmalıdır,Üstün yeteneklilerin ailelerine eğitim Hürriyetten Alıntıdır.
10 Soruda ‘Suriyeli Mülteciler’ Meselesi
Suriye’deki savaş ortamı, yaklaşık 5 milyon Suriyeliyi evinden ederken, dünyanın en büyük mülteci gruplarından birisi haline gelen Suriyelilerin en çok göç ettiği ülkelerin başında Türkiye geliyor. ‘Açık kapı politikası’ ile Suriyeli mültecilerin gelmesi için sınırları açan Türkiye, son dönemde bu insanlara karşı yoğunlaşan gösteriler ve saldırılara sahne oluyor. Agos gazetesinden Emre Can Dağlıoğlu ‘Suriyeli mülteciler’ meselesi hakkında en çok merak edilenleri, Bahçeşehir Araştırma Yöntemleri Koordinatörlüğü’nden Doç. Selçuk Şirin, MÜLTECİ-DER İdari Genel Koordinatörü Pırıl Erçoban, Helsinki Yurttaşlar Derneği Mülteci Destek Projeleri Koordinatörü Hakan Ataman, göçmen hukuku uzmanı Avukat Taner Kılıç, Avustralya Bond Üniversitesi’nden Suriyeli göçmenler üzerine çalışan Doç. Lisa Khalid, mülteci kampları üzerine araştırmalarıyla tanınan Dr. Bilge Şentepe ve çatışma çözümleri uzmanı Ali Zeynel Gökpınar’a sordu.  Kaynak: Agos
Yeni Eğitim Öğretim Yılında MEB'in Bazı Uygulamaları Tarihe Karışıyor
16 milyon 400 bin öğrenci yarın ders başı yapıyor. Yeni eğitim öğretim yılında Milli Eğitim Bakanlığı'nın bazı uygulamaları da tarihe karışıyor. Bakanlığın ele alacağı konuların başında, öğretmenlerin niteliği, müfredat ve okulların fiziki güvenliği var.2014-2015 eğitim- öğretim yılı tarihe karışacak uygulamalar ve ilk kez hayata geçirilecek projelerle başlıyor. 16 milyon 400 bin öğrenci ve 873 bin öğretmenin ders başı yapacağı yeni eğitim yılında, Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) ele alacağı konuların başında öğretmenlerin niteliği, müfredat ve okulların fiziki güvenliği var.Dört yıl önce yapılan Milli Eğitim Şurası, bu yıl 19. Milli Eğitim Şurası adıyla toplanacak. Şuranın gündem maddeleri bu yıl ele alınacak konuların da ipucunu veriyor. Aralık ayında toplanacak şuranın öncelikli gündem maddelerinden biri ‘öğretmen niteliği’ olacak.Eğitimciler, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, akademisyenler öğretmen niteliğini artırmanın yollarını konuşacak.Milli Eğitim Bakanlığı'nın yol haritasının çıktığı şurada bu yıl öncelikli gündem maddeleri şöyle olacak:Avcı'nın beğenmediği müfredat da tartışılacakMilli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın da 'Bizim müfredatlarımız, ders programlarımız maalesef bilgi yüklemeye yönelik. Biz hala pek çok dersimizde, ilkokulda da, ortaokulda da, lisede de hâlâ çocuklara bilgi yüklemeye çalışıyoruz' diye eleştirdiği müfredat, eğitim şurasının gündeminde.Çocuklara bilgi yüklemekten öte ‘öğrenmenin öğretileceği’ bir müfredat ve ders programının içerikleri konuşulacak.Okullara iş güvenliği uzmanıOkullardaki fiziki güvenlik eksikleri nedeniyle hayatını kaybeden çocuklar, özellikle son bir yıldır MEB’in daha yoğun gündeminde. Gündem Çocuk Derneği ve MEB, ‘Okullarda Fiziki Güvenlik Standartları’ için yaklaşık bir yıl önce protokol imzalamıştı. Bu protokolden ayrı olarak da MEB, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereği, okullarda iş güvenliği uzmanı bulundurulması için illere genelge gönderdi.Bu sayede öğretmen ve diğer çalışanların sağlık ve güvenli için binaların uygun fiziki koşulları olup olmadığı denetlenmesi amaçlanıyor. Bakan Avcı, okullarda engellilere yönelik düzenlemeleri ve çevre güvenliğinin de değerlendirileceğini vurguluyor.Okul öncesinde ikili eğitimYeni eğitim yılında tarihe karışacak uygulamaların yanı sıra ilk kez hayata geçirilecek uygulamalar da var. Bakanlık, daha fazla sayıda çocuğun okul öncesi eğitimden faydalanabilmesi için tüm okul öncesi eğitim kurumlarında sabahçı, öğlenci olmak üzere ikili eğitim uygulaması yapılmasına karar verdi.Performans ödevleri tarih olduMüfredattaki kazanımların öğrenciler tarafından daha iyi öğrenilmesi çini verilen performans ödevleri tarihe karıştı. Yıllardır ödevlerin veliler tarafından yapıldığı eleştirileri yapılıyordu. Artık performans görevi puanı yerine ders etkinliklerine katılım puanı uygulanacak.Seçmeli dersler notla değerlendirilecekSeçmeli dersler, puanla değerlendirilecek. Böylece derslerin daha ciddiye alınması ve nitelikli bir eğitimin gerçekleşmesi için, uygulanan seçmeli derslerin öğrencilerde bıraktığı etkinin objektif olarak değerlendirilmesi amaçlanıyor.Çocuk kulüpleriBakanlık, okul öncesi eğitim kurumları ve ilkokullarda eğitim ve öğretim saatleri dışında açılacak kulüplerde, öğrencilerin bilim olimpiyatları ve proje, güzel sanatlar, beden eğitimi ve spor, halk oyunları, geleneksel çocuk oyunları, yabancı dil gibi konularda yeteneklerinin desteklenmesi için çocuk kulüpleri açacak.Kulübe günde 2 saat katılan çocuğun aileye maliyeti aylık 43 TL ile 86 TL arasında olacak.Öğretmen liseleri kalktıMEB, 299 anadolu öğretmen lisesini kademeli olarak fen, sosyal bilimler ve anadolu liselerine dönüştürdü. Öte yandan artık tüm liseler ‘Anadolu lisesi’. Lise türleri 6 temel başlıkta toplandı; Sosyal bilimler liseleri, fen liseleri, Anadolu liseleri, Anadolu imam hatip liseleri, Anadolu meslek liseleri ve çok programlı Anadolu liseleri.Temel liseler başlıyorİlk kez dershaneden okula dönüşen okullar ders başı yapacak. Türkiye genelinde 117, İstanbul’da da 13 lise kendilerine verilen ‘temel lise’ adıyla eğitime başlayacak. Henüz dönüşmeyen dershanelerin ise son eğitim yılı olacak. Dershaneler 1 Eylül 2015’e kadar faaliyetlerini sürdürebilecek.Okul müdürleri değiştiDershanelerin dönüşümü için hazırlanan yasada Milli Eğitim Bakanlığı yönetim kadrosuna ve okul yöneticilerine dair ilişkin de maddeler vardı. Türkiye’de 4 yıl ve üzerinde okul müdürü olarak çalışan eğitimcilerin görev süresi doldu. Türkiye’de bu durumda tam 16 bin okul müdürü vardı. Bu müdürlerin, yapılacak değerlendirme sonrası alınacak puanlara göre 2014-2015 eğitim yılında görevlerine devam edip etmeyeceklerine karar verildi. 16 bin öğretmenden 7 bini 75’in altında puan aldıkları gerekçesiyle başarısız sayıldı ve görevlerine son verildi. Yani bu eğitimciler okul müdürü olarak değil öğretmen olarak meslek hayatlarına devam edecek. Uygulama hükümete yakın sendikanın kadrolarının atandığı iddialarını da beraberinde getirdi.Umay Aktaş SalmanAljazeera
İstanbul'a Uluslararası İslam Üniversitesi Geliyor
'İslam dünyayı IŞID gibi yapıları ortaya çıkaran sebepleri masaya yatırmalı' diyen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Diyanet'in İstanbul'da Uluslararası İslam Üniversitesi kurmak için YÖK'e başvurduğunu açıkladı.Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, İstanbul ’daki 29 Mayıs Üniversitesi’nin Uluslararası İslam Üniversitesi’ne dönüştürülmesi için, Diyanet Vakfı’nın YÖK’e müracaatta bulunduğunu söyledi. Yeni üniversitenin Mısır’daki El Ezher ve diğer ülkelerdeki İslam üniversitelerine ‘destek’ ve ‘örnek’ olması hedefleniyor.Hürriyet Gazetesi’nden Fatma Aksu’nun haberine göre “Uluslararası İslam Üniversitesi’nin bütün İslam dünyası ve insanlık için önemli olacağını düşünüyorum” diyen Görmez, Mekke’deki Hac İdare Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında Uluslararası İslam Üniversitesi’ne neden ihtiyaç duyulduğu ve hazırlıklar hakkında şu bilgileri verdi:“ Bugün yaşanan en büyük sorun Müslümanlar birbirlerine üzüntü taşıyor, Müslümanlar birbirlerine ıstırap taşıyor, Müslümanlar birbirlerine şiddet taşıyor. Halbuki bayramlar birbirlerine sevinç taşımak için vardır. İkinci en önemli husus, yüreklerin en ağır yükü olan küskünlükleri ortadan kaldırmaktır. Gerek ülkemizde gerek alemi İslam’da bir takım tutkulardan dolayı Müslümanlar birbirine karşı acımasız olabiliyor.Türkiye de bu soruna ‘barışçı çözüm’ amacıyla, ‘Uluslararası İslam Üniversitesi’ projesini hayata geçirecek. İstanbul’daki 29 Mayıs Üniversitesi’nin İslam Üniversitesi’ne dönüştürülmesi için, Diyanet Vakfı olarak YÖK’e müracaatta bulunduk. Kırgızistan, Kazakistan, Azerbaycan’da İlahiyat Fakültesi, Frankfurt Goethe Üniversitesi’ndeki İslam Araştırmaları Merkezi, Strasbourg’taki İslam İlahiyat Fakültesi, Sofya’daki Yüksek İslam Enstitüsü’nü bu merkeze bağlamayı düşünüyoruz.“Müfredat günün sorunlarını çözecek bilgi üretemiyor”El Ezher dışında dünyadaki en büyük İslam alimleri, Körfez ülkelerindeki bütün hocaların yetiştiği ve 80 bin öğrencisi olan Medine İslam Üniversitesi ile Pakistan’daki İslamabat İslam Üniversitesi, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da hocalık yaptığı Malezya İslam Üniversitesi ve bunların Şii versiyonu olan ve Türkiye’den 500 öğrencisi bulunan İran’ın Kum kentindeki Camia-tul Mustafa Üniversitesi’nden çıkmıştır. 3 senedir üzerinde durduğum en büyük husus, buraların müfredatı dikkate alındığında, bugün Müslümanların yaşadığı sorunların üstesinden gelecek bilgi üretilemiyor. Buralardan çıkan alimler, sorunları çözmek yerine pek çok yerde sorun oluyor. Onun için, İstanbul’da, Uluslararası İslam Üniversitesi kurarak, İngilizce, Arapça, Türkçe ve Farsça dillerinde, buralara alternatif değil, buralara da destek vermek üzere bir misyonla kurulmasının, bütün İslam dünyası ve insanlık için önemli olduğunu düşünüyorum. Bu, Diyanet İşleri Başkanlığı kadar önemli bir proje.“Akılla vahiy arasında doğru ilişki kurmak...”İslam dünyasının IŞİD, Boko Haram, El Şebab gibi yapıları ortaya çıkaran sebepleri masaya yatırması gerekir. Müslümanlar hep harici nedenlere vurgu yaparken, dahili nedenlere vurgu yapmaktan sakındı. Müslümanların sorunu, dinle hayat arasında, akılla vahiy arasında doğru ilişki kuramamak. Bu hareketin başında ve içinde bulunanların hangi eğitimleri aldıklarını, hangi şeriat fakültesinde, nasıl bir eğitimden geçtiklerini İslam dünyası konuşmalı.İnsanlığı, şiddeti kutsayan, vahşeti takdis eden, savaşta da olsa ahlak ve kural tanımayan, Peygamber mezarlarını bombalamaya sevk edebilen bu tür dini yorumlar Tevrat yorumundan kaynaklanmıştır. Dini metinlerle hayat arasında doğru ilişki kurmak, Peygamberimizin hadislerini, Kuran’ı doğru algılamak son derece önem arz ediyor. Bugün küresel ölçekte İslam’la ilgili en büyük sorun; sanki bir irade şunu istiyor: İslamiyet’in varlığı soruna dönüşsün. Yeryüzüne iman, güven ve barış getiren bir dinin varlığı, bir güvenlik tehdidi olarak görülmeye başladı. Barışı tehdit eder hale getirildi. Bunu sadece IŞİD’le, Boko Haram’la izah etmek insan aklıyla alay etmektir.”CNN Türk
Kürtçe Okul Yeniden Açıldı
DİYARBAKIR’da, belediyeler, Eğitim-Sen ve Kürdi- Der tarafından Kürtçe eğitim verilmesi için 15 Eylül’de açılan, ancak Valilik tarafından mühürlenen ve mühürleri iki kez sökülmesi nedeniyle krize neden olan Kürtçe eğitim verecek okul, yeniden eğitime başladı.Yaklaşık 100 öğrencinin eğitim gördüğü Ferzad Kemanger İlkokulu’nda, Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerinin inceleme yaptığını söyleyen Kürdi-Der Genel Başkanı Sebahattin Gültekin, 'Her hangi olumsuz bir yaklaşım yok. Öğrenciler ilkokulda görülmesi gereken dersler neyse onları Kürtçe görüyorlar şu anda. Milli Eğitim, bize gelen yazıda bizi özel okul statüsünde görüyor' dedi.Diyarbakır’da 15 Eylül’de Kürtçe eğitim verileceği belirtilerek açılan ancak Valilik tarafından iki kez mühürlenip mühürleri DBP’liler tarafından sökülen merkez Bağlar İlçesi’ndeki Ferzad Kemanger İlkokulu, geçen ay yeniden eğitime başladı. Okulu açan belediyelere bağlı Eğitim Destek Evleri, Eğitim-Sen ve Kürdi-Der, hazırladıkları başvuru dosyasını Valiliğe sunması ve Milli Eğitim Bakanlığından iki müfettişin inceleme yapmasından sonra okul yeniden Kürtçe eğitime başladı. Öğrencilere 4 sınıfta ilkokulda verilmesi gereken okuma-yazma, resim, müzik, matematik ve hayat bilgisi dersleri Kürtçe verilmeye başlandı.EKSİKLİKLERİ TAMAMLAMAYA ÇALIŞIYORUZKürdi-Der Genel Başkanı Sabahattin Gültekin, okulun önce açıldığını sonra mühürlendiğini belirterek, 'Basında okul için her hangi bir başvurunun olmadığı belirtildi. Biz kapsamlı bir dosya hazırladık. Öğretmenler, öğrenciler, müfredat, kitap içerikleri hepsini kapsamlı bir dosya halinde Valiliğe götürdük, Yanımızda parlamenterler de vardı. Daha sonra Valilik, Milli Eğitim Bakanlığı’ndan iki müfettiş gönderdi. Bakanlık müfettişleri gelip burada okulu fiziki olarak incelediler ve geçen ay bize bir yazı gönderdiler. Gelen yazıda okulun fiziki eksiklikleri belirtildi. Bir de 4 sınıf olması gerekiyordu. O zaman 3 sınıftı. Biz 4 sınıfa çıkardık. Bizden istenen müfredat ve okulun fiziki durumu ile ilgili eksiklikler vardı, süreç içerisinde bunları tamamlamaya çalışıyoruz' dedi.AÇILMASI KRİZ OLMUŞTUTürkiye’de, 15 Eylül’de yeni eğitim yılının başlamasıyla ana dilde eğitime dikkat çekilmesi amacıyla Diyarbakır, Şırnak’ın Cizre ve Hakkari’nin Yüksekova ilçelerinde Kürtçe eğitim verileceği belirtilen okullar açılmıştı. Krize neden olan okullar için Valilikler, Anayasanın 42’nci maddesini gerekçe göstererek bu okulları mühürlemişti. Ancak, Valilikler tarafından binaların kapısına vurulan mühürler Diyarbakır’da DBP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt tarafından sökülmüştü. İki kez vurulan mühürlerin sökülmesi ve yaşanan kriz nedeniyle Milli Eğitim Bakanlığı okulların açılması ile ilgili başvuru olmadığını belirtmiş ve başvurmaları halinde izin verilebileceğini açıklamıştı. Diyarbakır’da okulun kapısına vurulan mührü söken DBP İl Başkanı Zübeyde Zümrüt hakkında daha sonra soruşturma açılmıştı.'MİLLİ EĞİTİM BİZE ÖZEL OKUL STATÜSÜ İLE BAKIYOR'Kürdi-Der Başkanı Gültekin, şu anda 4 sınıfta eğitimi sürdürdüklerini, kendilerine yönelik her hangi olumsuz bir yaklaşımın olmadığını ifade etti. Zaman zaman polislerin gelip bir sorun olup olmadığını sorduğunu ifade eden Gültekin, 'Şimdilik olumlu gidiyor. Şu anda 100’e yakın öğrenci var. Bunlar ilkokulda görülmesi gereken dersler neyse onları Kürtçe görüyorlar şu anda. Eğitime harflerden başlandı, matematik, müzik, resim, hayat bilgisi derslerini görüyorlar'dedi.Milli Eğitim Müdürlüğü’nden kendilerine gönderilen yazıda bakanlığın kendilerini özel okul statüsünde gördüğünü söyleyen Gültekin, 'Biz başvuru için geç kalmışız. Eylül ayının başında başvurular bitmiş. Yasalara göre 1 Eylül’den önce başvuru yapmamız gerekiyormuş. Bu statü ile önümüzdeki Eylül’e kadar gidiyoruz. Önümüzdeki 1 Eylül’de bu konuda tekrar başvurular olacak yasal anlamda. Şu anda devlet bizi böyle görüyor' dedi.EĞİTİM DESTEK EVİ OLARAK DEĞERLENDİRİLDİ Diyarbakır’da mühürlendikten sonra geçen ay yeniden Kürtçe eğitim vermeye başlayan okulun Eğitim Destek Evi olarak değerlendirildiği belirtildi. Diyarbakır Milli Eğitim Müdürlüğü yetkilileri, Kürtçe eğitim verildiği belirtilen okulun Halk Eğitim Merkezi ile yapılan protokol gereği şimdilik Eğitim Destek Evi olarak değerlendirildiği söyledi.Ferit ASLAN- Serdar SUNAR/DİYARBAKIR, (DHA)
İnce: 'Dersimli'yi Genel Başkan Yapmışız, Daha Büyük Özür mü Var'
CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Türkiye Gençlik ve Spor Konfederasyonu İzmir Eğitim’ başlıklı konferansında yaptığı konuşmada, 'Türkiye’nin şu anda gündemi kaçak saraydır. Diğer tüm gündemler sahtedir. Dersim şu an gündem olmamalıdır. Ayrıca ne özrü? Biz bir Dersimli’yi genel başkan yapmışız, daha büyük özür mü var?' dedi.Türkiye Gençlik ve Spor Konfederasyonu İzmir İl Başkanlığı’nın 24 Kasım Öğretmenler Günü için düzenlediği ’Atatürk’ten Günümüze Eğitim’ başlıklı konferansa konuşmacı olarak katılan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnce gündeme dair açıklamalarda bulundu.'BUGÜN EĞİTİM ARTIK MİLLİ DEĞİLDİR, AKP POLİTİKASIDIR'Cumhuriyetin ilk yıllarından günümüze kadar olan sürede eğitim alanındaki gelişmeleri değerlendiren İnce, şöyle konuştu:'Eğitimde neden başarısızız? Okullarımız yetersiz, öğretmenlerimiz yetersiz. Bunlar doğru mudur, bir bakıma doğru olabilir ama değişimi yönetemezseniz eğitimi yönetemezseniz. İdealiniz olacak. Cumhuriyeti kuranlar ’İyi yurttaş yetiştireceğiz’ diyordu. Şimdi eğitim, dönem adamı olmayı öğretiyor. Atatürk eğitimle ilgili konuları nerede konuşmuş dedim. Araştırttım. Çünkü Atatürk eğitim konularını ayaküstü konuşmaz dedim. 16 kez mecliste yani en üst organda konuşmuş. 9 kez öğretmen kongrelerinde ve diğer yerlerde konuşmuş. Şimdi cumhurbaşkanı uçakta seyahat ederken konuşuyor. Ayrıca bugün eğitim artık milli değildir. Bir parti politikasıdır. AKP politikasıdır. Her zaman söylüyorum; çocuklarınızı milli eğitimden koruyun. Amacı değişmiştir. Artık eğitimin amacı, sorgulayan bireyler yetiştirmek değil, Cumhuriyetten intikam almaktır. Her gelen reform yaptı. Sınav sayısını değiştiriyorlar. Müfredatlar değişti. Müfredat anayasa kadar önemlidir. Uzlaşmayla olması lazım. Bunlar kimseye sormadan değiştirdi. Lisede okuyan öğrenci oy kullanabiliyor ama siyaset yapamıyor. Bunların bu kadar beyni var bunların. Okullar arası ayrım yapıyor. Bir yönetici fen lisesini de öne çıkaramaz, klasik liseyi de, imam hatip lisesini de öne çıkaramaz. AKP iktidarına kadar sınavların adaletli olduğuna herkesin güveni tamdı ama şimdi soruları çalınmayan sınav kalmadı. Hakim ve savcılar sınavının bile soruları çalındı. Bu adamlardan hakim ve savcı olur mu? Önceleri kapıcının oğlu hukuk fakültesini kazanıyorken valinin oğlu kazanamıyordu. İnsanlar her şeye şüpheyle baksa bile sınavların adil olduğuna inanıyordu. Ama şimdi değişti. Cumhuriyeti kuranlar da işe eğitimden başladı, cumhuriyet düşmanları da. Herkes geleceğe yatırım yapmak istiyor. Eğitim gücü elinde bulunduranların siyaset alanı olmamalı.'Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bakarak eğitimin geldiği durumu değerlendirmenin mümkün olduğunu ifade eden İnce, 'Eğitimin geldiği durumu Tayyip Erdoğan’a bak anlarsın. Tarih bilgisine bakın. ’Malazgirt’te Romen Diyojen gülle gülle, Alparslan Allah Allah diye savaştı’ diyor, o dönem top yoktu zaten. Böyle sıkıntılı durumda. Tarih cahili bir durumda. Ama ne yazık ki devletin tepesinde oturuyor. Şimdi de kalkmış, ’Amerika’yı Müslümanlar keşfetti’ diyor. Ne olacak öyle olduysa? Müslümanların nasıl yaşadığına bakacaksın. Tamam gurur duyarız Müslümanlığımızla ama bilime böyle bakılmaz. Dünyaya gök taşı düşüyor desek nereye inanırız, NASA’ya değil mi? İşte büyük devlet bunu yapar. Edison ampulü bulduysa Hıristiyan Edison mu buldu diyeceğiz? Biz onun insanlığa yaptığı katkıya bakarız. Din ile bilim bu şekilde karıştırılamaz' diye konuştu.'DERSİM ŞU AN GÜNDEM OLMAMALIDIR'Söyleşi sonunda soruları cevaplayan İnce, Dersim ve özür meselesi hakkında 'Türkiye’nin şu anda gündemi kaçak saraydır. Diğer tüm gündemler sahtedir. Dersim şu an gündem olmamalıdır. Ayrıca ne özrü? Biz bir Dersimli’yi genel başkan yapmışız, daha büyük özür mü var?' dedi. Türkiye’de muhalefet sorunu bulunmadığını söyleyen İnce, 'Bir ülkede muhalefet sorunu olabilir. İngiltere’de de olabilir, Fransa’da da olabilir. Ama onlarda yargı vardır. Bizim ülkemizde muhalefet sorunundan çok yargı sorunu var' dedi.DHA
Türkiye’de Yaklaşık Her Üç Çocuktan Biri Okul Dışında
Dernek Başkanı Ebrize Çeltikçi,  Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına da sahip ülke olduğunu söyledi. “ Toplumsal, ailevi ve maddi yönden yoksunluklar çocuğun eğitimden dışlanmasına sebep olmaktadır” diyen Çeltikçi,  2012  yılında UNICEF’in yayınladığı Türkiye Ülke Raporu’ndan verdiği bilgilere göre, Türkiye’de, 6-13 yaş grubunda okul dışındaki çocuk sayısı 651.482.  Bu çocukların 484.460’ı 6-10 yaş grubunda.  İlköğretim yaş grubunda okulu terk eden çocuk  sayısı  190.716.  Bu çocukların 126.666’sı 11-13 yaş grubunda.  Türkiye’de yaklaşık her üç çocuktan biri okul dışında.  Kız çocukları, düşük gelir düzeyinde yaşayan çocuklar, özel eğitime gereksinimi olan çocuklar daha büyük oranda eğitim dışında kalıyor.Çeltikçi,   eğitimde fırsat eşitsizlikleri, yetersiz şartlar, erişimsizlik, engellenmeler nedeniyle çocukların  eğitim hakkı ve materyal gereksinimleri karşılanamadığını söyledi. Eğitimle ilgili  son çalışmalarla ilgili  değerlendirmeleri  şöyle.5-28 yaş  gurubundaki  çocukların yüzde 10.9’u doğduğu  yerde yaşamıyorNüfus ve Sağlık Araştırması’na göre de; 5-18 yaş aralığındaki çocukların yüzde 10,9’u da doğduğu ilden farklı ilde yaşamaktadır. Her yıl iller arasında göç eden yüz binlerce çocuğun durumu da okula devam açısından ayrı bir önemli eğitim problemimizdir.OECD'ye üye ülkelerin 15 yaş öğrencilerinin matematik, fen ve okuma becerilerini değerlendiren PISA 2012 Raporu, eğitimde eşitlik konusuna değinmekte, öğrencilerin öğrenmeye istekleri ve özgüvenlerini, okulların başarılı olmasında rol oynayan unsurları, öğrencilerin gerçek hayatta karşılaştıkları problemleri çözme becerilerini analiz etmektedir.Türkiye problem çözme becerisinde 44 ülke arasında 34. Bu rapora göre: 15 yaş grubu öğrencilerin yaratıcı problem çözme becerileri ölçümünde, Türkiye 44 OECD ülke arasında maalesef 34. sıradadır. Öğrencilerimizin sadece %2.2’si en üst düzeyde problem çözme ve karmaşık sorunları çözebilme becerilerine sahipler. Buna karşılık, OECD ortalaması ise, % 11’dir.  Bu oranlar bize, üst düzeyde problem çözme becerilerine sahip gençlerimizin oranını artırmamız gerektiğine dair alarm vermektedir. Araştırmanın dikkat çekici sonuçlarından biri de; Meslek liselerimizdeki öğrencilerimizin % 63’ ünün yaratıcı problem çözme performansının, genel liselerde okuyan öğrencilerimizden daha başarılı olduğudur. PISA’ya katılan bazı ülkelerde ise tersine, akademik derslere ağırlık verilen okullardaki öğrencilerin problem çözme becerisi performansı, meslek okullarında okuyanlarınkinden daha yüksektir. Bu veri, ülkemizde, genel akademik derslerin, öğrencilerin problem çözme becerilerini yeterince geliştirmediğini, desteklemediğini düşündürmektedir.Eğitimimizde uygulanan programların performansları arasında tespit edilen farklılıklar; eğitim politikaları, müfredat ve öğretim yöntemleri bakımından daha detaylı araştırmalar yapmamız gereğini ortaya koymaktadır.  Bu araştırmaların sonuçları politika ve program yapıcıları uyarmalı, sarsmalı ve araştırmaların sonuçlarının gereği yapılmalıdır. A. Ural KARABAĞLI